Alışkanlığı olan kişilerce tuz olmazsa yemek olmazdır. Yemeklerimizle özdeşleşmiş, sofrada tuz yoksa “bu sofrada bir şey eksik” dediğimiz ve maalesef  fazla kullanımında ciddi sağlık sorunlarını beraberinde getiren bir bileşiktir.

Esasında tuzu bu kadar zararlı yapan nedir diye soracak olursanız, cevabımızı 20.yy giderek bulabiliriz. Tuzu zararlı hale getiren şey tuzun bir dizi işlemden geçirilip rafine edilmesi ve rafine edilme işleminden sonra içerisinde ki makro ve mikro elementlerden arındırılması ve geriye sadece Sodyum Klorürün kalması tuzu oldukça zararlı bir bileşik haline getiriyor.

Peki neden tuz rafine ediliyor? Tuz reaksiyon hevesi çok yüksek olan bir maddedir. Bu reaksiyon gücünden dolayı özellikle kimya endüstrisin de ve diğer sanayi maddelerinin üretiminde NaCl (sofra tuzu) kullanılmaktadır. Tuza ihtiyacın bu kadar artması 20.yy dan sonra endüstrinin gelişmesiyle başlar. Artan ihtiyacı karşılamak için tuz elde etmede ucuz ve kolay yöntemler geliştirilir.

Bu ucuz işlemin yapım aşaması ise şöyledir: Tuz ocaklarından su pompalanır birkaç saat içerisinde tuzlu su elde edilir ve tekrar bu tuz rafine yerlerine pompalanır. Ocaklardan pompalanan tuzlu su çeşitli fiziksel ve kimyasal yöntemlerle rafine edilir ve NaCl (sofra tuzu ) dışında ki bütün makro ve mikro elementler çekilip alınır.

Bu işlem neden yapılır? Nedeni: Yüksek kimyasal reaksiyon gücünden dolayı endüstrinin NaCl’ ya ihtiyacı oldukça fazladır. Dünya tuz üretiminin %97 si sanayide kullanılır. %3 ‘ü sofralarımıza gelir. Bizim bu denli zararlı olan maddeyi hiçbir direniş göstermeden kullanmamız tuz üreticilerin işine gelmiştir. Tuzu rafine işleminden sonra iyot eklenme zorunluluğu olduğundan aslında tükettiğimiz Sodyum-Klor-İyottur. Sofra tuzunun günde 4-5 gr tüketilmesi gerekir. Ama toplumumuzda bu miktar ortalama 12-18 gr ‘dır.

Uzun dönemde tuzun fazla tüketiminin insan vücuda vereceği ciddi sağlık sorunlarından bahsedersek caydırıcılığı olabilir. Tuz uzun dönemde Hipertansiyona, Böbrek Hastalıklarına (KBY), Kalp Hastalıklarına, Kemik Erimesine ve daha birçok hastalığın başlangıcına zemin hazırlamaktadır. Aynı zamanda vücuda alınan tuzun bir kısmı dışarıya atılmaz  arterler, beyin, idrar yolları veya kemik eklemlerinde birikerek birçok probleme yol açar. Sonuçta bu bölgelerin kırılgan olmasına ve hayati vücut fonksiyonlarının zayıflamasına neden olur. Sofralarımıza hiçbir engelleme yapılmadan endüstride kullanılan bir maddenin bu denli kolay ulaşması ve insanlara uzun dönemde bu denli zarar vermesi tuzun o küçücük kalbine acı vermiş ve 21.yy da tuz intihar etme kararı  almış. Bugün azda olsa birçok evde ya tuz hiç kullanılmıyor ya da günlük 4-5gr dan fazla kullanmamak için özel tedbirler alınıyor. Sıra sizlerde… Ne tükettiğinizin, Ne kadar tükettiğinizin ve Nasıl tükettiğinizin bilincin de olmanız, yaşamınız da sağlıklı beslenmeyi ilke edinmeniz uzun dönemde birçok hastalıktan sizi koruyacaktır. Bir diyetisyen adayı olarak sloganım Sağlıklı Beden = Mutlu Ruh…

Burcu Arslan

 

mail-grubu