Reducetarian Akımını Merak Edenler Burada Mı?

    Reducetarian akımı nedir?Evet benimde sıklıkla karşıma çıkan bu beslenme şeklini benimseyenlerin nelere dikkat etmesi gerektiğini sizinle paylaşmak istedim. Beslenme alışkanlıklarında daha az et ve kümes hayvanı, karides ve deniz ürünleri tüketmeye dayanan bir akımdır. Bu kavram oldukça ilgi çekmiştir. Neden mi?Çünkü veganlık, beslenme dahilinde hiçbir hayvansal ürünü (et, yumurta, süt ve süt ürünleri gibi) tüketmemeyi ilke edinen bir yaşam felsefesidir. Veganlıkla sıkça kıyaslanan bu kavram toplumun, hiç tüketmemek anlayışındansa azaltma fikrine daha sıcak bakmasından kaynaklanmaktadır.

   Daha az et ve ürünlerini tüketerek hayvanların refahını sağlamak isteyen insanların oluşturduğu bir topluluktur. Kendilerine aşamalı olarak daha az hayvansal ürün tüketerek uygulanabilir hedefler koyuyorlar.

   Bununla ilgili incelediğim bir kitapta,örneğin, öğle yemeğinde hayvansal ürün yerseniz akşam yemeğinde yemeyin; sevdiğiniz omletinizi soya peyniri ile karıştırıp deneyin tarzı bir öğüt veriliyor..

   Kitabın sahibi Columbia Üniversitesi’nde öğretim görevlisi Brian Kateman; kendisi Reducetarian Foundation’ın başkanı ayrıca yaşamını kar amacı gütmeyen, sağlıklı, sürdürülebilir ve merhametli bir dünya yaratmak için hayvansal ürün tüketimini azaltmaya adadığını söylüyor.

   İşin beni ilgilendiren kısmına gelecek olursak bu akım veganlık kadar katı olmadığı için sağlık açısından daha uygulanabilir; ancak dikkat edin veganlıkla kıyasladığımızda durum böyle. Çünkü bizim endişelendiğimiz önemli konulardan biri bu beslenme şekliyle bireylerin yeterli protein alabilecek olup olmadıklarıdır. Burada önemli olan beslenme programının disiplinli ve dikkatli planlanması, yoksa sağlığa zararlı sonuçlar doğabilir.

   Bu bireyler protein ihtiyaçlarını hayvansal gıdalardan daha az karşılayacakları için yani kaliteli proteinden daha az faydalanacakları için baklagiller, tahıllar ve tohumlardan yeterli miktarda karşılamaya özen göstermelidir. Dikkat edilmesi gereken nokta, kaliteli protein tercihleri yapmak olacaktır. Kinoa, mercimek, soya, edamame (yeşil soya fasulyesi), tofu (soya peyniri), fındık, fıstık ezmesi, bakla, nohut, fındık sütü, bulgur, kaju gibi besinler kaliteli bitkisel proteinlere örnek olarak verilebilir.

   Bu bireyler hayvansal ürünleri az tükettikleri için yani süt ürünlerini ve az da olsa yumurtayı tükettiklerini bildiğimiz için beslenmelerini planlarken kolesterolü ve diyetle aldıkları doymuş yağı değerlendirme altında tutmalıdırlar.

   Dilerseniz vitamin ve minerallerde oluşabilecek eksikliklere bakmadan hangi besinde hangi vitamin var kısa bir hatırlatma yapayım.

   👉Önemli bir vitamin olan B12; et, balık, deniz ürünleri ve yumurta da ayrıca süt ve süt ürünlerinde de az miktarda bulunmaktadır.

Böyle baktığımızda bu bireylerin B12 alımlarına dikkat etmeleri gerekmektedir.

   👉D vitamininin en önemli kaynağı ise Güneştir.Bunun dışında balık, peynir, süt ve yumurta sarısında bulunur.Bol bol güneş ışınlarından yaralanmaları etkili olacaktır.

   👉En iyi kemik onarıcısı olarak bilinen kalsiyum alımı da oldukça önemlidir.Kalsiyum kaynaklarına bakacak olursak; süt, yoğurt, peynir, kabak, susam, soya fasulyesidir.

   👉Bahsedeceğim diğer önemli konu ise Demir alımıdır.Bitkisel kaynaklı besinlerden alınan demir hayvansal kaynaklı besinlerden alınan demir kadar iyi emilmez. Bu emilimi arttırabilmek için C vitamininden zengin besinler diyette yer almalıdır.

   Tabi ki hangi birey ne ölçüde hayvansal ürün tüketimini azaltıyor bilemediğim için benim önerim;

   🌱Eğer bireyler o gün hiç hayvansal ürün tüketmiyorsa günlük kurubaklagil, soya gibi bitkisel et alternatiflerinden 2 porsiyon tüketilmeli,

   🌱Yağlı tohumlardan da günlük bir porsiyon tüketmelidir.

   🌱Yukarıda kaynaklarını belirttiğim gibi özellikle Protein, B12, D vitamini, Kalsiyum ve Demir alımlarına dikkat etmelidir.

    Aslında yazdığım bir cümle ilginizi çekmiştir; bir öğünde et yiyorsanız diğer öğünde sebze tüketin. Bu cümle benim özellikle kullandığım ve tavsiye ettiğim bir cümle.Eğer bu akımda ki bireyler bu disiplini sürdürüp diğer sağlıklı beslenme kurallarına da dikkat ederlerse oldukça olumlu sonuçlarla karşılaşabilirler.

  Benim fikrim hayvansal ürünlerin tüketimini azaltmaya dayalı bu beslenme şekliyle ilgili, aşırılıktan kaçınmak için uygun olabilir; ancak sağlıklı her besini gerekli ölçüde tüketmeliyiz. Ne az ne çok!

   Bizim ülkemizde de bu durum günlük tüketilmesi gereken besin miktarı Dört Besin Grubu temel alınarak belirlenmiştir.

   Dünyada açlık ve susuzluktan ölen milyarlarca insanı, suni büyümenin sağlandığı sağlıksız koşulları, hızlı büyüme elde edebilmek için yapılan bunca hayvan istismarını ve çevreye verilen zararı düşünecek olursak her şeyi kararında tüketmek çevreye ve vücudumuza en yararlısı olacaktır.

   Tercihleriniz sizi mutluluğa götürsün 😉

Yazar : Diyetisyen Tuğçe Yardal

admin gencdiyetisyenler

Recent Posts

Romatoloji Sağlık Profesyonelleri Derneği-Webinarı

Romatoloji Sağlık Profesyonelleri Derneği Tanışma ve Bilgilendirme Webinarı Tarih: 5 Ağustos 2024 Saat: 20.00 -…

4 ay ago

Onkolojide Beslenmeye Güncel Bakış Kursu

Değerli Meslektaşlarımız, 20-21 Eylül 2024 tarihleri arasında çevrimiçi gerçekleştirilecek "Onkolojide Beslenmeye Güncel Bakış" konulu kursumuza…

5 ay ago

1. ULUSLARARASI SPOR, BESLENME VE TAKVİYE KONGRESİ

Etkinlik linki : sporbeslenmevetakviyekongresi.com Eğitim Ücreti : Ücretsiz Kayıt Son Gün : 27 Mayıs 2024…

6 ay ago

Devren Kiralık – Diyetisyen Ofisi

Merhaba Arkadaşlar, Kayseri Sivas Caddesinde yaklaşık 4 yıldır hizmet vermekte olan Diyetisyen Ofisimizi devir etmeyi…

7 ay ago

İZTÜ’ de Öğrenci Diyetisyenler Buluşuyor!

Etkinlik tüm öğrencilerine açıktır. Etkinliğe katılım ücretsizdir, katılımcılara e-katılım sertifikası verilecektir İZTÜ’DE ÖĞRENCİ DİYETİSYENLER BULUŞUYOR!…

7 ay ago