Top 5 This Week

Related Posts

Ramazan Ruhuna Uygun Sofralar

Konu : Ramazan Ruhuna Uygun Sofralar
Yazar: 
Stj. Dyt. Ayşenur Şahin

“İnsan Ramazan ayının faziletini bilseydi, yılın hepsinin Ramazan olmasını isterdi.” Buyurmuş Alemlerin Efendisi…

Hırslarımızdan burnumuzun ucunu göremediğimiz, koşuşturup didinirken durup “ Ben ne yapıyorum,ne için yaşıyorum?” demek için bile dinlenmediğimiz hayatlarımızda arınma,aydınlanma,insan olduğumuzu, ne için yaşadığımızı hatırlama vaktidir şimdi.

Karşımızdakini ırkı,siyasi görüşü,mesleği,kimliği ne olursa olsun “Yaradan’dan ötürü” sevebilmek, pide kuyruklarında sıra kavgası yerine hoşgörünün sessiz nidalarını işitmek, camilerde dünyalık tartışmalar yapmak yerine, sevgiyle, saygıyla, kardeşçe saf tutabilmek duasıyla hoş geldin deyip 11 Ayın Sultanına, bu mübarek zamanı sağlıkla geçirebilmek için nelere dikkat etmemiz gerektiğine bakalım.

1.       Sahur Yapmak Neden Önemlidir?

Sahur yemeği yemek, vücudun 17-18 saatlik sürecek açlığa ve susuzluğa karşı kendini hazırlaması için bir fırsattır. Bu öğün atlandığı vakit, açlığın ve susuzluğun süresi çok fazla uzar,metabolizma yavaşlar, vücut kendi kendini yemeye başlar.

Uzun süre tok kalmaya yardımcı olacak protein kaynakları (yumurta,et,süt,ayran vs), enerji verecek,ayakta kalmamıza yardımcı olacak tahıl grubu (tam buğday ekmeği,makarna,börek vs.), vitamin ve minerallerimizi yerine koymak için sebze-meyve grubu soframızda mutlaka yer almalıdır.

Örnek Sahur Menüleri

* Haşlanmış yumurta, 1 su bardağı ballı süt, söğüş salatalık-domates,2-3 ceviz içi,3-4 ince dilim tambuğday ekmeği, meyve-meyve suyu.

*Peynirli bol maydanozlu yufka böreği,omlet,söğüş sebze,az tuzlu ayran,karpuz

*1 kase çorba,etli sebze yemeği,pilav/makarna,cacık.

*Peynirli cevizli erişte,yoğurt,salata,komposto.

2.       Oruç Tutmak Kilo Verdirir Mi?

Özellikle Ramazan ayının yaz mevsimine denk geldiği bu günlerde 17-18 saatlere varan açlık süresine bağlı yavaşlayan metabolizma hızı, yemek yenilen zamanın tamamen gece vaktine kayması,yoğun menülü iftar sofraları derken, oruç kilo verdirmez. Aksine eğer dikkat edilmezse kilo alımı bile söz konusu olabilir.

3.       “Acıkmıyorum Ama Çok Susuyorum!” diyenlerdenseniz…

Birkaç yıldır yazın en kavurucu günlerini oruçlu olarak geçirmeye alıştık. Fakat oruç tutulan sürenin uzunluğu ve bazı bölgelerimizdeki aşırı sıcaklar susama hissinin neredeyse dayanılmaz bir hal almasına sebep olabiliyor.

Susama hissini azaltmak ve vücudun aşırı su kaybı olarak adlandırdığımız “ dehidratasyonu” önlemek  için, iftardan sonra yaklaşık 2-2,5 litre suyu aralıklı olarak içmek, karpuz ,ayran,komposto gibi sıvı kaynaklarının tüketimine özen göstermek sahurda tuzlu-salamura besinlerden (salam,sosis,sucuk,tuzlu zeytinler ve peynirler,pastırma) uzak durmak susuzlukla baş etmenize yardımcı olacaktır.

Bu şekilde gün içerisindeki konsantrasyon bozukluğu,şiddetli baş ağrısı,sinirlilik,baş dönmesi,göz kararması gibi şikayetlerinizde de azalma sağlayabilirsiniz

4.       İftar Sofrasının Altın Kuralları

Bütün gün orucumuzu tuttuk. Kah acıktık,kah susadık. İkindiden sonra çift görmeye,ayılıp bayılmaya başladık.:) Sofraya konan çeşit çeşit yemekler, fırından yeni çıkmış mis gibi pide kokusu, televizyonda kebap tarifleri,instagramda güllaç fotoğrafları derken zorlu serüvenimiz müezzin efendinin “ Allahuekber” sedasıyla nihayet buldu.:)

Elimizi o yaprak sarmaya uzatmadan önce şöyle derin bir nefes alıp,vücudumuza en büyük kaybı olan “su”yu takdim ediyoruz. Ardından 2-3 adet hurmamızı yiyip, 1 kase sıcak çorbayla hem içimizi ısıtıyor hem de hala eksik olan sıvıyı yerine koymaya çalışıyoruz.

Ardından ana yemek ve yanında mutlaka salata ile az yağlı yoğurt ya da ayran gibi besinler tüketiyoruz. Eğer menüde favori tatlınız varsa,pilav,makarna,sarma,börek,pide gibi karbonhidrat kaynaklarını sınırlı tüketmeniz yararınıza olacaktır.

Tatlı demişken, baklava,künefe,şekerpare gibi hamur tatlıları yerine, Ramazan’ın güzeli Güllaç, ya da yaz mevsiminin hafif tatlısı dondurmayı tercih etmeniz ve tatlınızı yemekten 1,5-2 saat sonra yemeniz gerekir. Aksi takdirde uzun süre aç kalıp ardından bir sürü yiyecekle tıka basa dolmuş midenize, bir de böylesine yoğun bir karbonhidrat kaynağını tıkıştırmak hem rehavete kapılmanıza hem de kan şekerinizde dalgalanmalara sebep olur.

5.       Pide Yemek Yasak Mı? Sarma Yedim Ne Yapacağım?

Bunlar diyetisyenlerin  Ramazan’da sık sık duyduğu cümleler. Dert varsa, derman da var. :) Böyle özel yiyeceklere günlük gereksinimlerinizden düşerek tabağınızda yer verebilirsiniz.

İşte karşınızda Ramazan Ayına Özel Değişim Listesi :)

1 avuç içi kadar Ramazan pidesi: 1 değişim ekmek

2-3 adet hurma: 1 değişim meyve

3-4 adet yaprak sarma: 1 değişim ekmek

1 dilim güllaç: 1 değişim süt ve 1 değişim meyve

3 üçgen dilim karpuz: 1 değişim meyve

2 küçük top sade dondurma: 1 değişim süt
6.       Her Lokmanın Tadını Çıkarın!

Son yayınlar, yemek yerken her lokmanın tadını çıkarmanın, elimizdeki besinin nereden geldiğini nasıl yetiştiğini, soframıza gelene kadar ne gibi süreçlerden geçtiğini düşünmenin daha az tüketerek daha az kalori almamıza ve yediğimiz besinden çok daha fazla verim almamıza yardımcı olduğuna işaret ediyor.

Evet bu bizim dilimizde “ şükretmek” kelimesinin tam karşılığı !

Orucun amacına uygun olarak, tüm gün açlığa ve susuzluğa sabrederken açın halinden anlamak, iftar saati her yudum su için hamd etmek, her lokmayı tadını çıkararak,şükrünü bütün hücrelerimizde duyumsayarak tüketmek yalnızca maneviyatımızı değil, bedenimizi de olumlu etkiliyor!

Tabağınızda ne yemek olursa olsun, sofranızdan şükür,bereket,sevgi,hoşgörü eksik olmasın.

Muhabbet dolu sofralarda,kalpten edilen dualarda buluşmak dileğiyle.

Hayırlı Ramazanlar …

 

NOT: Özel bir hastalığınız varsa, oruç tutmadan önce mutlaka doktorunuzla görüşüp, diyetisyeninizle kendi hastalığınıza ve bireysel özelliklerinize göre bir beslenme programınızı, Diyetisyeninizden öğrenebilirsiniz.

Konu : Ramazan Ruhuna Uygun Sofralar
Yazar: 
Stj. Dyt. Ayşenur Şahin
Mail: dyt.aysenurr@hotmail.com

Diyetisyen Ayşenur Şahin
Diyetisyen Ayşenur Şahinhttp://aysenursahin.com.tr
Ayşenur Şahin 23.10.1994 tarihinde İnegöl’de doğdu. İlkokulu burada tamamladı.2012 yılında İnegöl Altın Nesil Kolejinden mezun oldu. Aynı yıl Atatürk Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik bölümünü kazandı. Eğitim öğretim hayatı boyunca çeşitli kongre ve sempozyumlara katıldı. Sağlık Bilimleri Fakültesi bünyesindeki Öncü Sağlık Kulübünün kurucularından biri olarak birçok sosyal sorumluluk projesinde aktif rol aldı. Bursa,Ankara,Erzurum gibi illerde çeşitli kurumlarda zorunlu ve gönüllü staj deneyimleri yaşadı. Çeşitli gazete ve dergilerde beslenme üzerine yazdığı köşe yazıları büyük ses getirdi. 2015 yılı Nisan ayında yayın hayatına başlayan ve 2 ayda bir yayınlanmaya devam eden Turuncu Sağlık dergisinin kurucularından biri ve isim annesi olan Ayşenur Şahin 2016 yılının eylül ayına kadar bu oluşumda yayın yönetmenliği görevini başarıyla yürütmüştür. Ayrıca Atatürk Üniversitesi Çocuk Gelişimi bölümünde de eğitim öğretim hayatına devam etmektedir. 2016 yılı Haziran ayında Atatürk Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik bölümünü iyi bir dereceyle bitirerek “diyetisyen” unvanı almış, çocukluk hayali olan mesleğine kavuşmuştur. Mezun olduktan sonra Madame Schulle Bakım ve Güzellik Merkezinde Beslenme Uzmanı olarak çalışmıştır.Şu anda Fizyo İnegöl Sağlıklı Yaşam Merkezinde İnegöl halkına hizmet etmektedir. Şehir dışında ikamet eden danışanlarını ise online diyet sistemi ile takip etmektedir.

Popular Articles