Balık beslenme yönünden çok değerlidir; özellikle omega-3 yağ asitleri ve protein açısından zengin, ayrıca vitamin ve mineral için de iyi bir kaynaktır. Haftada en az 2 öğün balık tüketilmesi gerekmektedir. Özellikle hamilelerin ve yaşlıların balık tüketimini arttırması gerekmektedir.
Balığın yapısında bulunan omega-3 yağ asitleri insan sağlığı için çok önemlidir. Çünkü omega-3 yağ asitleri insan vücudun da sentezlenemeyen ve dışarıdan alınması gereken elzem yağ asitleridir. Balık proteinden de zengin bir besindir. Balık proteini iyi kalite bir proteindir ve vücutta doku proteinine dönüşme oranı da çok yüksektir. Ayrıca balık B grubu vitaminlerden tiamin(B1), riboflavin(B2), niasin(B3), pridoksin(B6) ve B12 vitamininin ve yağda eriyen vitaminlerden A ve D vitaminlerinin de iyi kaynağıdır. Balık mineral içeriği de yüksek bir besindir.
Balıkta omega-3 yağ asitlerinden EPA(eicoapentoenoik acid) ve DHA(docosahexaenoik acid) ALA’dan (alfa linoleik asit) daha fazla bulunur. EPA ve DHA’nın insan sağlığı üzerine olumlu etkileri vardır.
Omega-3 yağ asitlerinin insan vücudunda biyokimyasal ve fizyolojik aktivitelerde önemli görevleri vardır. Gözlerin uygun çalışmasını ve beynin fonksiyonlarını eksiksiz yerine getirmesine yardımcı olur.
Omega-3 yağ asitlerinden DHA insan beynindeki hücrelerin yenilenmesine yardım eder ve retina hücrelerinin çoğalmasını sağlar. Bu hücrelerdeki DHA seviyelerinin düşmesi depresyon, hafıza kaybı, şizofreni ve görme bozuklukları gibi problemlerin ortaya çıkmasına yol açar. Ayrıca DHA’nın özellikle çocuklarda zeka gelişiminde önemli olumlu etkileri vardır.
Alzheimer beyin iletim sisteminin yapısal olarak bozulması sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. Balık yağının bir bileşeni olan DHA, beyin ve retina için önemlidir ve buradaki sinirlerde bulunan yağların %30’dan fazlasını oluşturur. Bu yüzden alzheimer tedavisinde DHA tüketimi önerilir. Bu sebeplerden dolayı yaşlıların daha fazla balık tüketmesi gerekir.
Omega-3 yağ asitleri, düşük lipoprotein düzeyini arttırarak damar tıkanıklığı ve damar sertliği gibi kalp damar hastalıklarından korur, kan basıncını ve trigliserit düzeyini düşürür.
Omega-3 yağ asitleri, kan pıhtı oluşumunu engelleyerek ve atardamarın tıkanmasını önleyerek kalp krizi ve felç riskini azaltır, tansiyonu düşürmeye yardımcı olur. Ayrıca omega-3 yağ asitleri HDL kolesterolün (iyi huylu kolesterol) LDL kolesterole (kötü huylu kolesterol) oranını arttırır.
Omega-3 yağ asitleri, bağışıklık sistemini de olumlu etkilemektedir ve hastalıklara karşı vücudun direnç kazanmasını sağlar.
Ayrıca hamilelik döneminde de balık tüketimi çok önemlidir. Çünkü omega-3 yağ asitlerinden DHA anne karnındaki bebeğin normal gelişimi için, beyin zarı ve retinanın oluşumu için önemlidir. Özellikle hamileliğin son 3 ayında anneden bebeğe önemli ölçüde omega-3 yağ asidi iletilir. Bu yüzden özellikle hamileliğin bu döneminde anne adayının bol miktarda balık tüketmesi gerekir. Omega-3 yağ asitlerinin tüketilmesi erken doğum, düşük ve zayıf bebek doğum riskini önemli ölçüde azaltabilmektedir. Emzikli annelerinde balık tüketimini arttırması gerekmektedir. Çünkü anne sütü ile bebeğe geçen doymamış yağ asidi annenin diyetinin doymamış yağ asidi içeriğine göre değişmektedir. Anne sütünün doymamış yağ asidlerinden zengin olması bebeğin beyin gelişimi için çok önemlidir.
Sonuç olarak insanoğlu daha anne karnında iken omega-3 yağ asitlerine ihtiyaç duyar ve hayatın her evresinde bu ihtiyaç artarak devam eder. Bunun için sadece çocuk ve yaşlıların değil her yaş grubundaki insanların, özellikle de anne adaylarının haftada en az iki öğün balık tüketmeleri gerekmektedir. Günümüzde kalp krizi, damar tıkanıklığı, yüksek kolesterol, depresyon ve kansere bağlı hastalıkların çok fazla arttığı düşünülürse, balık tüketiminin önemi dahi iyi anlaşılacaktır.
[/vc_cta]