Mutlu Et Beni Serotonin
Mutluluk hormonu olarak bilinen serotonin; beyinde salgılanan, sinirsel haberleşmeyi sağlayan bir nörotransmitterdir.Peki bu maddenin vücuduma ne gibi bir etkisi var, psikolojim için gerçekten önemli mi bunlardan bahsedelim.İnsanda mutluluk, canlılık ve zindelik hissi veren bu taşıyıcının varlığı yaşam kalitemizi yükseltmemiz açısından oldukça önemli.
MSS de serotonin; uyku durumu, iştah, öğrenme, hafıza, cinsel ve sosyal davranışların düzenlenmesinde görev alır. Ayrıca mide bağırsak kanalında sindirimi düzenlemekle görevlidir. Serotonin prolaktin üretimini arttırır bu durum akıllara annelerin bol süt vermesi için keyiflerinin yerinde olması gerektiği durumunu getirir.. Serotonin salınım hızı aydınlıkta özellikle güneş ışığında artmaktadır. Bu nedenle kış aylarında salınımı azalır. Ayrıca serotonin miktarındaki artış iştahımızı azaltır. Dolayısıyla yaz aylarında sahip olduğumuz yüksek serotonin seviyesi, iştahımızın azalmasına yardımcı olur. Serotonin seviyesindeki düşüşler obezite ve yeme bozukluğuna neden olur. Beyinde serotonin miktarı azaldığında beyin bu eksikliği şekerli gıda yenmesini arttırarak kapatmaya çalışır.
Asıl can alıcı noktalardan birisi de azalan serotonin miktarının depresyon , şizofreni, anksiyete,migren, sosyal fobi, obsesif kompulsif bozukluk gibi birçok hastalığa sebep olmasıdır. Birçok insana musallat olmuş antidepresanlar, vücudumuzdaki serotonin miktarını yükselterek sözüm ona “iyi hal” durumunu sağlar.Bu ilaçlar hekim kontrolü dışında alınmamalı, aksi takdirde “Serotonin Sendromu” denilen ; belirtileri bilinçsizlik, yüksek ateş, nöbetler vb. olan durum ortaya çıkar.
Peki, serotonin açlığı nasıl hissedilir?
Karamsarlık, sinirlilik, yalnız hissetme, kıpırdamadan duramama(ayak sallama, ağza bir şeyler atma) öfke kontrolsüzlüğü, fiziksel bir rahatsızlık olduğunda acaba hangi hastalığa yakalandım diye endişelenme, sinirlilik, uyku sorunları, obsesif kompulsif eğilim ve hatta intihar düşünceleri. Bu tür olumsuz hisler ve benzerleri bizde de görülüyorsa beynimize modumuzu yükseltici mesajlar vermenin zamanı gelmiş demektir. Günlük yaşantımızda, özellikle beslenmemizde yapacağımız doğru tercihler bizi bu olumsuzluklardan uzaklaştıracaktır.
Spor yapmak, güneşlenmek, banyo yapmak, el ele tutuşmak, gülümsemek, masaj yaptırmak, hiç denemediğiniz bir tadı keşfetmek, affetmek, sarılmak gibi basit ve maddiyat gerektirmeyen bu faaliyetlerin serotonin miktarını arttırdığını biliyor muydunuz?
Serotonin doygunluğum için beslenme önerileri:
Serotoninin besinlerle alım durumu birçok kişinin anlattığının aksinedir.Besinlerle direkt alınamaz.Vücut serotonini kendisi üretir.Fakat triptofan denilen aa, serotoninin yapıtaşıdır ve birçok besinde bu maddeye rastlarız.Triptofan içeren besinlerden bahsetmeden evvel , B vitaminin bu konudaki desteğini de dile getirelim.B9- B12 vitaminleri serotonin üretiminde birlikte çalışırlar ve beynimize “iyi ol” mesajları verip ruh halimizi yukarı çekerler.Yumurta, et, yeşil yapraklı sebzeler, karaciğer gibi besinler depresyona karşı kalkan oluştururlar. Ayrıca serotonin miktarının arttırılmasında Mg, Çinko, Omega -3 içeren yiyecekler büyük önem taşır.
Vücudumu dinledim ve modumun seviyesini ölçtüm.Doğru beslenmeyle zindeliğimi sağlayacak olan vazgeçilmezim serotonini öğrendim.Geçelim en eğlenceli bölüme..
Peki hangi besinleri tüketmeliyiz ?
Muz, çilek, hindi eti, süt, kakao, mandalina, domates, portakal, kivi, kızılcık,yaban mersini,acı olan besinler… Triptofan içeriği yüksek olan bu besinler ihtiyacımızı karşılayacaktır. Ayrıca ceviz somon gibi Omega-3 yağ asitlerinden yana zengin olan besinler mutluluk için birebirdir.Probiyotik kaynağı olan kefir ise sakinleştirir, depresyon azaltıcıdır ve yüksek oranda Mg, Ca içerir.Tabi yeşil çayın 8 saate kadar etkili olan rahatlatıcı özelliğini unutmamak lazım.
New York- Presbiteryan / Weill Cornell DHA Bilgi Merkezi Yöneticisi Dr. Barbara Levine:
“Son zamanlardaki bulgular, antidepresanlarla bağlantılı ciddi risklerin varlığını haber vermektedir.Bizler günlük diyetlerimizin içerdiği doğal antidepresanlar üzerinde çalışmaya öncelik tanımalıyız. Özellikle balık ve deniz ürünlerinde bolca bulunan omega-3 yağ asitlerine..”diyor.
Konuyu fazla uzatmadan önemli bir noktaya daha değinmek istiyorum. Reçetesiz satılan zayıflama ilaçları ve çayları vücutta serotonin miktarını arttırmakta dolayısıyla iştahı azaltmaktadır. Kilo vermede başarılı gibi görülen bu ilaç ve çaylar kontrolsüz serotonin salgılatıyor; hastalar kalp etkisi sebebiyle ölebiliyor. Bu sebeple bu tuzaklara düşmeyelim daima bilinçli bireyler olalım.
40 dk. lık spor, hatta güneş ışığına çıkmak, yeterli uyku uyumak bile serotonin salınımını arttırıyor. Serotonin salgılatmak bu kadar kolayken hala mutlu olamıyorsak ya önemli bir hastalığa sahibiz ya da mutlu olmamak için bahaneler üretiyoruz.
Doğada bizlere bu kadar güzellik sunulmuşken ve fırsatlar ayaklarımızın önüne serilmişken faydalanmamak; antidepresanları yapay yollarla almak neden? Mutlu olamamak neden?
Sabırla okuduğunuz için teşekkür eder, enerji dolu, bol serotoninli, musmutlu bir ömür geçirmenizi dilerim.Sağlıkla kalın…
Betül BABA: İstanbul Medipol Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü