MUCİZE, İKİ KELİME: ANNE SÜTÜ
Merhaba değerli okurlar; bu yazımda her araştırdığımda hayretler içerisinde kaldığım, birçok mucizeyi içinde barındıran anne sütünden sizlere bahsetmek ve ilk 6 ay çocuğa yalnızca anne sütü vermenin önemini bilimsel çalışmalar eşliğinde vurgulamak istiyorum.
1920’li yıllarda ilk haftalarda yalnızca anne sütü ile beslenme oranı %60 civarında iken bu oran hızla düşerek 1970’li yıllarda yaklaşık %20 olarak belirtilmiştir. Bu korkunç düşüşün sebebi hepimizin tahmin edebildiği gibi mama sektörü ve mama kullanımı üzerine yapılan etkileyici reklamlardır. Bu etkinin azalması ve annelerin çocuklarına ilk 6 ay yalnızca anne sütü vermesi için 1981 yılında Dünya Sağlık Örgütü tarafından mama reklamları ve sektörü ülkemizde kontrol altına alınmıştır.
Anne sütünü bu kadar özgün kılan ve vazgeçilmez yapan özellikleri nelerdir? İlk olarak halk dilinde ”ağız sütü” olarak bahsedilen kolostrumun özelliklerine değinelim. İlk 1 ile 5. gün aralığında salgılanan kolostrum’un olgun sütten en büyük farkı; protein, vitamin ve antiefektif maddelerin miktarının fazla olmasıdır. Kolostrum’un bileşimi yenidoğan bebeğin fizyolojik yapısına uygundur. Antikor, akyuvar ve A vitamininden zengin olması, yenidoğanı enfeksiyon ve alerjilerden korur; içeriğindeki mushil etkisiyle mekonyum temizlenir ve yenidoğan sarılığı önlenmiş olur, büyüme faktörleri ise vücudumuzun ikinci beyni olarak adlandırılan ve immun sistemdeki işlevleri göz ardı edilemeyecek organımız olan barsağın olgunlaşmasını sağlar. Kolostrumun koyu sarı renkte ve su içeriğinin fazla olması anneleri endişelendiren ve ”sütüm verimsiz” düşüncesine kapılmasına neden olan bir olgudur. Fakat anneler ve anne adayları, ilk gelen bu sütün koruyucu maddeler bakımından daha zengin olduğu ve başarılı emzirme sağlandıkça sütün kıvamının olgun süt kıvamına geçeceği konusunda bilgilendirilmelidir. Bu üstün özelliklerine dayanılarak kolostrum en ufak şekilde dahi ziyan edilmeden çocuğa verilmelidir.
[vc_cta h2=”Anne sütünü inek sütünden ayıran özellikleri nelerdir? ” style=”flat” color=”vista-blue”]İnek sütü ülkemiz genelinde bakıldığında çocukların ilk tanıştığı ek besin olarak göze çarpmaktadır. Fakat 6 aydan önce çocuğu inek sütü ile tanıştırmak; alerjiden böbrek yetmezliklerine kadar birçok hastalığa davetiye çıkarmak anlamına gelmektedir.
İnek sütünün protein içeriği anne sütünün yaklaşık olarak 3 katıdır fakat çocuğun ilk dönemleri için istenmeyen, böbreğe düşen solüt yükün artmasına sebep olan yenidoğana metabolik yük getiren bir olgudur.
Anne sütü proteininin elzem amino asit örüntüsü yenidoğan fizyolojisine uygundur ve çocuğun vücudunda kullanım oranı %100’dür. Bu oranı tamamı ile sağlayan başka hiçbir besin maddesi yoktur.
Anne sütü inek sütünde bulunan alerjen özellikte olan Beta Laktoglobulin isimli whey proteinini içermez.
Anne sütünde bulunan taurin, hücre membran bütünlüğünü sağlayan ve büyüme fonksiyonlarında etkili olan aminoasittir.
Anne sütünde antioksidan özellikleri ile bilinen A,C,E vitamini ve sinir sisteminde görevli Niasin miktar olarak inek sütüne göre daha fazladır.
Anne sütündeki demir miktarı (0.15mg/100kkal) hiçbir yiyecekte ulaşılamayan oranda (%60) emilir ve bebeği demir eksikliğinden kaynaklanacak problemlerden korur. Öyle ki Fe preperatları C vitamini desteği ile alındığında dahi %60 biyoyararlanım elde edilmesi çok güçtür. Anne sütünde bulunan amilaz ve lipaz enzimleri süt henüz daha bebeğin ağzında ve midesinde iken ince bağırsaklardan anne sütünün daha kolay emilimine zemin hazırlar ve mide boşalmasını hızlandırarak çocuğun daha çok acıkmasına bunun sonucu olarak da emmenin artmasına katkı sağlar.[/vc_cta]
Yenidoğan fizyolojisi dehidratasyon ve hipoglisemi riskine yetişkinler ile karşılaştırıldığında çok daha yatkındır. Bu sebeple çocuğun emmeye başladığı ilk dakikalarda gelen süt ön süt( fore-milk) laktoz ve sudan zengindir. Emme süresinin ilerlemesi ile (yaklaşık 15 dk) gelen son süt (hind-milk) ise yağ oranı ve protein bakımından zengindir. Bu durum, çocuğun doygunluk hissetmesine ve rahatlamasına neden olur. Son gelen sütün doyurucu özelliği, prolaktin refleksinin 15 dakika içerisinde maksimuma ulaşması ve çocuk ile anne arasındaki bağın daha da kuvvetlenmesi için annelere en az 15 dakika emzirmesi önerilmelidir.
İlk 6 ay anne sütü yerine mama ile beslenen bebeklerin hastalıklara yakalanma olasılığı ile ilişkili yapılan bilimsel çalışmalar; bu bebeklerin diyabete, çölyak hastalığına, üriner sistem enfeksiyonlarına, pnömoniye; nekrotizan enterokolit, chrohn, ülseratif kolit, diyare gibi bağırsak hastalıklarına yakalanma riskini anlamlı olarak fazla bulmuştur. Bu durumlara ek olarak bu bebeklerin kulak enfeksiyonu geçirme riski, kansere yakalanma olasılıkları ve bakteriyel enfeksiyon nedeni ile menenjit hastalığ geçirme riski de anlamlı olarak artmış bulunmuş; çocukların dental sağlıklarının daha kötü olması, görme fonksiyonlarında meydana gelen belirgin bozukluklar ve kognitif gelişim skorlarının daha düşük olması da göze çarpan olgular olarak belirtilmiştir.
[vc_cta h2=”” style=”flat” color=”purple”]Şüphesiz ki anne sütünün henüz ortaya çıkarılamayan, bilimsel çalışmaların dahi sırrını aydınlatmaya gücünün yetemeyeceği sonsuz mucizevi özellikleri vardır. Yenidoğanı anne sütünden mahrum etmek; hastalıklara, alerjilere ve ileride yaşanabilecek sağlık problemlerine sebep olacak en büyük tehlikedir.
Sağlıklı nesiller, sağlıklı toplumlar!
Sağlıkla kalın…
Hürmet KÜÇÜKKATIRCI
Erciyes Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik[/vc_cta]