Çalışmanın orjinali için burayı veya çevirinin word hali için burayı tıklayınız.

Metabolik sendromlu hastalar üzerinde simbiyotik terapi’nin antropometrik ölçümler, vücut kompozisyonu ve kan basıncı üzerindeki etkileri : üçlü kör çalışma RKD (Randomize kontrollü deney)

Özet:

Arkaplan: Metabolik sendromun ana nedenlerinden olan obezite ve tip 2 diyabetin görülme sıklığının  artması sadece genetiğin, kişinin diyetinin ya da fiziksel aktivitesinin değişmesinin sonucu değildir, aynı zamanda mikro florada ki bir dengesizlikte önemli rol oynayabilir.Bu yüzden, pre/probiyotik kullanılarak mikro floranın değiştirilmesi, metabolik sendromların tedavisinde yeni bir strateji sayılabilir.

Metodlar: Bu çalışma bir üçlü kör randomize kontrollü deneydir.Tüm kriterleri bulunduran her iki cinsiyetten 46 hasta, rastgele olarak müdahale ve plasebo grubu olarak ayrılmıştır.Müdahale ve plasebo grupları 3 ay boyunca, sırasıyla, 2 probiyotik kapsül ve ya 2 plasebo kapsül tükettiler.Her iki grupta, düzeltilmiş vücut ağırlıklarına göre kilo verdirici diyetler aldılar.Antropometrik ölçümler, vücut kompozisyonu, kan basıncı ve beslenme ölçümü;çalışmanın başında, 6.haftasında ve çalışmanın sonunda yapıldı.T-testi ve eşleştirilmiş t-testi istatistiksel analiz için kullanıldı.

Sonuçlar:40 hasta çalışmayı tamamladı.Beden kitle indeksi, bel çevresi, kafa çevresi, yağ oranı ve kan basıncı tüm katılımcılarda azaldı.(p<0.05).Simbiyotik(müdahale) gruptaki sistolik kan basıncı, plasebo grubundakilerden önemli ölçüde daha düşük çıktı(p<0.05).Plasebo grubundaki kilo kaybı 6. haftaya kadar sürerken, simbiyotik gruptaki kilo verme eğilimi neredeyse 12 hafta devam etti.

Sonuç:Sistolik kan basıncı ve antropometrik ölçümlerin gelişmesinde kilo kaybettiren diyet ile birlikte simbiyotik ek besinlerde sinerjik etkiye sahiptir.Bulunanlara dayanarak, simbiyotikler kilo kaybındaki plato fazını geciktirebilir ve bu daha fazla kilo kaybının oluşmasını engeller.

Bu makalede alıntı yapılanlar: Rabiei S, Shakerhosseini R, Saadat N. The effects of symbiotic therapy on anthropometric measures, body composition and bloodpressure in patient with metabolic syndrome: a triple blind RCT.MedJIslamRepubIran2015(26 May). Vol. 29:213.

GİRİŞ

Metabolik sendrom bir çok iç içe geçmiş faktörün neden olduğu, tip2 diyabet ve kardiyovasküler hastalık risklerinin artmasına neden olan sağlık bozucu bir komplekstir.Obezite metabolik sendrom için başlıca risk faktörüdür(1).Obezite ve obezite ile ilgili hastalıklar dünya genelinde artmaktadır(2).Son yapılan çalışmalarda görüldü ki bağırsak mikrobiyotası obezite, obezite ile ilişkili inflamasyonlar, insülin direnci ve metabolik sendromda önemli rol oynamaktadır ki  kişinin genetiği, diyeti ve çevresel faktörlerde etkilidir(2,3).Bağırsakta üretilen endotoksinler metabolik sendroma (MetS) ve oksidatif strese neden olan iltihaplanmalara neden olabilir(3,4).Bazı kanıtlar gösteriyor ki bağırsak mikrobiyotasının değişmesi enerji alımı ile ilişkilidir(5).

Biyoterapötikler gibi prebiyotik ve probiyotik uygulamalarının yapılan son çalışmalarda diyet stratejisi olarak rol oynadığı belirtilmiştir(1,6).Diğer bir değişle, obezite çeşitli terapi yöntemlerinin gelişmesinde hedef olabilir.bu stratejiler için olan bazı mekanizmalar, mikrobiyal dengenin düzelmesini, besin alımının iştah üzerine etkisinin azalması, abdominal yağlanmanın azalması, peptit benzeri glukagon-2 (GLP-2)’ nin mukozal bütünlüğü sağlaması ve iltihap durumunun azalmasına neden olur.

Diğer taraftan, vücut kompozisyonu ve merkezi yağlanmanın insülin direnci üzerindeki etkisinden dolayı, bazı yazarlar  pre/probiyotik terapinin insülin direnci ve inflamasyonların biyolojik göstergesinin vücut kompozisyonu üzerindeki etkisini araştırıldı(7-9).

Obezite tedavisinde yeni bir strateji olan pre/probiyotik terapi bazı hayvan çalışmalarıyla denenmiştir(4,10-12), ancak insanlarda bu veriler kısıtlıdır.Ayrıca, mikrobiyota değişikliğinin metabolik hastalıklar üzerine etkisi hakkındaki bilgilerde herhangi bir uyum yoktur.

Diğer taraftan, bazı araştırmacılar probiyotiklerin tek başına kullanılmasının çok etkili olmadığını göstermişlerdir, ancak probiyotik bakteriler metaboliksel olarak aktif olmadan önce kolona yetişirler(13).

Bazı yazarlar prebiyotik ve probiyotik kombinasyonunun kullanımının, her birinin tek başına kullanılmasından daha yararlı olduğunu gösterdiler(13,14), ancak özellikle metabolik sendromlu hastalarda simbiyotik terapiyle ilgili yeterli bilgi yoktur.Bu yüzden, biz, metabolik sendromlu hastalarda simbiyotik ek besinlerin antropometrik ölçümler, vücut kompozisyonu ve kan basıncı üzerindeki etkisini inceledik.

METODLAR

ÇALIŞMA POPULASYONU

Çalışma protokolü İran Ulusal Enstitü’sü Beslenme  ve Besin Teknolojisi Etik Komitesi, numara 51530 altında ve IRCT2013111115368N1 ile İran Klinik Araştırmaları Kayıt Kurulu tarafından onaylanmıştır.Çalışma rastgele üçlü kör yöntemiyle yapılmıştır.Metabolik sendromun en az 3 belirleyici faktörünü içeren; yaşları 25-70 arasında, BKI≥ 25 kg/m2 olan, her iki cinsiyetten toplam 46 gönüllü Tahran’da 2 sağlık merkezinde toplandı.

Hastaların uygun olması gereken kriterler: açlık kan şekeri 100mg/dl, bel çevresi ≥ 90cm(erkekler için) , bel çevresi≥80 cm(bayanlar için), sırasıyla, kan basncı≥ 130/85mmHg, sigara içmeyen, hamile veya emzikli olmayan, tiroid veya böbrek hastalığı olmayan, multivitamin-mineral, omega-3, oral kontraseptif, östrojen,progesteron, kortikosteroid veya insülin, yeşil çay veya lif tozu  gibi ek besinleri kullanmayan, vejetaryen olmayan, çalışma öncesi 1 ay içerisinde herhangi bir antibiyotik tüketimi yapmamış olmasıdır.Uymayan kriterler: çalışma esnasında antibiyotik kullanamak, 3 günlük besin tüketim kaydında günlük enerji alımı 800Kcal’den düşük veya 4200Kcal’den yüksek olması, simbiyotik(plasebo) kapsüllerinin üçte ikisinden azının tüketilmesi,çalışma sırasında gerekli olan kriterlerin değişmesidir.Tüm katılımcılar çalışma sırasında mevcut ilaçlarını kullandılar.Bu çalışma Helsinki Bildirgesiyle ve tüm insan hakları gözetilerek, Etik komite ve Shahid Behesthi Üniversitesi Tıp Fakültesi(SBMU) tarafından onaylanmıştır.Tüm yazılı izinler, tüm kurumlardan alındı.

BİLGİ TOPLAMA

Antropometrik ölçümler, kan basıncı ve besin alımı(3 günlük besin tüketim kaydı) ile ilgili bilgiler üç zamanda toplandı: deneyin başlangıcında, 6.haftanın sonunda ve 12.haftanın sonunda.Her aralığın sonunda 0.1kg duyarlılıkla (zemin skalası:Seca, Hamburg, Almanya) ayakkabısız ve olabilecek en az kıyafetle vücut ağırlıkları ölçüldü.Ağırlık açken ölçüldü.Boy uzunluğu 0.1cm duyarlıklı , esnemeyen mezura ile ölçüldü(Seca).BKI kilonun boyun karesine bölünmesi ile bulundu(kg/m2).Bel ve kalça çevresi, 0.5cm duyarlıklı esnemeyen mezura ile ölçüldü.

Vücut kompozisyonunu ölçmek için, İngiltere yapımı, Scan-Quad Stat 4 tarafından yapılan biyoelektrik impedans analizi (BİA) metodu kullanıldı.Hastalara testten önce önce aç olmaları gerektiği ve 12-14 saat öncesine kadar sigara içmemiş olmaları söylendi, ayrıca testten 10-15 dk öncesine kadar da su içmemiş olmaları söylendi.

Her 3 aralıkta(başlangı.,6.ay sonu ve12.ay sonu), hastalardan 3 günlük besin tüketim kaydı alındı.Besin tüketim miktarları hane halkı ölçülerinden grama gönüştürüldü.Haftalık olarak telefonla takipleri yapıldı ve hastalar periyodik olarak her 3 aralıkta SBMU’nun diyet terapi kliniklerine gittiler.Bir beslenme uzmanı çalışma kurallarına uyup uymadıklarını kontrol edip besin tüketimlerini değerlendirdi.

Diyetisyen 3 günlük besin tüketim kaydı için  besin öğesi hesaplamaları kullandı.Bu yazılımın veri tabanı Birleşik Devletler Tarım Bakanlığı ve Diğer Bakanlıklar tarafından Standart Tarifeler için Besin Ögeleri Veritabanı Bankası tarafından yapıldı.Beslenme ve Gıda Teknolojisi İran Ulusal Enstitüsü tarafından, mevcut Ulusal İran besin bileşim tablosu referans alınarak tekrar veritabanı tekrar oluşturuldu.

Beden kitle indeksine göre(25-29.9kg/m2, 30-34.9kg/m2, 35kg/m2 yada 35ten büyük) tabakalı rastgele örnekleme yöntemi ile gruplar 2’ye ayrılmıştı(simbiyotik yada plasebo).Her grup 23 bireyden oluşturuldu.Her iki grup da düzeltilmiş ideal vücut ağırlığına dayalı bir diyet verildi.Simbiyotik ve plasebo kapsülleri beyaz, Protexin Şirketi(İngiltere) tarafından yapılmış 250mg liktir.Her bir simbiyotik kapsül Lactobacillus casei, Lactobacillus rhamnosus, Streptococcus thermophilus, Bifidobacterium breve, Lactobacillus acidophilus, Bifidobacterium longum, Lactobacillus bulgaricus, FOS (Fruktooligosakkarit – Prebiotik), Magnezyum sitrat (kaynak: mineral and bitkisel), Bitkisel kapsüller (hidroksipropil metil selüloz) TVC: 200 milyon CFU TVC: 2 × 108 CFU. Plasebo ise maltodekstrin’den oluşturuldu.

Simbiyotik ve plasebo özdeş şekillerde ve kodlarda üretici tarafından garanti edilerek paketlendi.Katılımcılara 2şer adet kapsül verildi(1tanesi kahvaltı sonrası, bir tanesi de akşam yemeği sonrası olmak üzere).Hastalardan diğer probiyotik ve fermente ürünleri tüketmemeleri istendi.Çalışma üçlü kör yöntemi ile yapıldı.Bu çalışma yönteminde hastalarla birlikte, çalışmayı yapanlar ve sonuçları değerlendirenler de ilaçları bilmemektedir. Alınan kapsüller her hafta telefonla hastalar aranarak kontrol edilmiştir.

Biz bu çalışmada hastaların çalışma başında ve sonunda ki fiziksel aktivitelerini belirlemek için fiziksel aktivite anketini kullandık.Anketin tekrarlanabilirlik ve geçerliliği Kelishadi(İran) tarafından onaylandı(15).Hastalar çalışma esnasında kendi rutin egzersizlerini değiştirmediklerini söylediler(12hafta boyunca).

İstatistiksel Analiz

İstatistiksel analizlerde SPSS11.5 kullanıldı.Kolmogorof-Smirnov testi değişkenlerin dağılımının normalliğini görmek için kullanıldı.Öğrenci t-testi, eşleştirilmiş t-testi ve tekrarlanan ölçümler için kullanılan çeşitli analizler her grup arasında kıyaslama yapılması için kullanıldı.Çoklu karşılaştırmalar Bonferroni post hoc testi tarafından yapldı.p<0-0.5 istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi.

Sonuçlar

Toplam 46 katılımcıdan, 40’ı (%87si) çalışmayı tamamladı.Bu yüzden, her grupta 20şer kişiden oluştu.Kolmogorof-Smirnov testine dayalı, antropometrik ölçümlerin dağılımı, vücut kompozisyonları, fiziksel aktivite ve besin alımı normal ve t-testini, eşlenmiş t-testini ve tekrarlı ölçümler için varyans analizini içeren  parametrik testler(p<0.05) bu hastalar için kullanıldı.Sistolik ve Diyastolik kan basıncı için, Mann-Whitney U ve Friedman testleri, hastaların anormal dağılımı nedeniyle kullanıldı.

Chi-square testi simbiyotik grubun 6(%26.09)  erkek ve 17(%73.91)  kadından oluştuğunu, plasebo grubunun ise 16(%69.6) kadın ve 7(%30.4)  erkekten oluştuğunu göstermiştir.

İki grubunda cinsiyet açısından çok farklı olmadığı saptandı.Simbiyotik ve plasebo grupları için ana ±SD(Ortalama yaş±Standart sapma) yaşı 57.1±7.2 dir ve 60.8±7.7 yaşlarında iki grupta da önemli bir farklılık görülmedi.(p=0.06).

Tablo 1 de gönüllülerin antropometrik ölçümleri, vücut kompozisyonları ve kan basınçlarının ortalaması ve standart sapmaları gösterilmiştir.Bu değişkenler çalışmanın başında 2 grupta da benzer bir dağılımdadır.Vücut kompozisyonu, çalışmanın başında ve sonunda ölçülürken, diğer ölçümler çalışmanın ortasında da ölçülmüştür(6.haftada).

Tekrarlanan ölçümlerin sonuçlarına göre ağırlık, BKI, bel çevresi ve kalça çevresinde 6.hafta ve 12.haftada her iki grupta da önemli derecede azalma görülmüştür.Diğer taraftan, sadece simbiyotik grupta, 6. ve 12.hafta arasındaki değerlerde önemli bir düşüş görülmüştür(p<0.05).Çalışmanın sonunda, yağsız kütle yüzdesi, yağ kütlesi, sistolik ve diyastolik kan basıncı her iki grupta da önemli derecede düşmüştür(p<0.05).Bunun dışında t-testine göre sistolik kan basıncı simbiyotik grupta, plasebo grubuna göre 6.ve 12. haftalarda daha düşük bulunmuştur(p<0.05).Ayrıca, sadece simbiyotik grupta 6. ve 12. haftalar arasında sistolik kan basınçları arasında önemli düşüş görülmüştür(p<0.05)

Tablo 2 probiyotik ürünlerin tüketimi ve ilaç alımı durumlarını göstermektedir.Çalışmanın başlangıcında iki grup arasında her hangi bir önemli farklılık görülmemiştir.Çalışmanın sonuna kadar da bu dağılımlar değişmemiştir.

Tablo 3 fiziksel aktivite ve besin alımı için ortalama değerleri ve standart sapma değerlerini göstermektedir.Yapılan tüm ölçümler 3 defa yapılmasıa rağmen, sadece fiziksel aktivite değerleri çalışmanın başı ve sonunda olmak üzere iki defa ölçülmüştür.Bağımsız t-testi ise toplam kalori alımı, makro besin elementleri, doymuş yağ asitleri, PUFA,MUFA, kolesterol, diyet posası ve fiziksel aktivite yönünden çalışmanın başında iki grup arasında bir fark olmadığını göstermiştir(p<0.05)Ayrıca bu ölçümlere göre her iki grupta da 12 hafta sonunda total kalori alımının azaldığı görülmüştür.Simbiyotik grupta 6. haftadan sonra PUFA alımı önemli derecede düşmüştür.Diğer değişkenler ise çalışmanın başından sonuna kadar önemli bir değişme göstermemişlerdir.

Tartışma

Simbiyotik suplemanların 12 hafta boyunca kullanılması, plasebo ile karşılaştırıldığında sistolik kan basıncını düşürmüştür.Önceki çalışmalarda, probiyotiklerin kan basıncı üzerindeki yararlı etkisi, anjiyotensin  dönüştürücü  enzim inhibitörleri  gibi biyoaktif peptitlerin etkilerinin ortaya çıkmasını sağladı(16,17).Bu mekanizma Bifidobakterium longum ve L.asidofilus tüketimi ile onaylanmıştır(16).Bizim çalışmamıza göre sistolik ve diyastolik kan basınçları 12 hafta sonunda her iki grupta da düşüş göstermiştir yalnız iki grup arasında sistolik kan basıncında önemli fark bulunmuştur.Bu bilgiler Sharafedtinov’unkilerle aynıdır.Bu çalışmalar probiyotiklerin obez insanlarda yüksek kan basıncını düşürdüğünü göstermiştir ancak, pre/probiyotiklerin kan basıncı üzerindeki etkisi tartışmalıdır.Bazı yazarlar ise kan basıncı üzerinde herhangi bir yararlı etkide bulunmadıklarını  göstermiştir(19-21).Bu tutarsızlık katılımcıların klinik özelliklerinin farlı olmasından kaynaklanıyor olabilir.Bize göre ise; metabolik sendroma uygun bir çalışma bulunmamaktadır.Ayrıca, farklı müdahaleler olabilir, örneğin pre/probiyotiklerin ya da simbiyotik komponentlerin farklı dozlarda ve çeşitli çalışmalarda farklı sürelerde verilmesi olabilir.

Biz aynı zamanda 12 hafta sonunda yağ kütle yüzdesinde azalış ve yağsız kütle yüzdesinde artış bulduk.Fakat biz bu çalışmada her iki grup arasında başka bir farklılık bulmadık.Katılımcılarımızın düzeltilmiş vücut ağırlıklarına göre takip edilen kilo kaybettirici diyetleri not edilmeliydi.Çünkü, biz iki grupta da antropometrik ölçümlerde önemli bir düşüş bulduk.İki grupta da çalışmanın sonunda katılımcıların kalori alımlarının 3günlük besin tüketim kaydına göre azaldığı görüldü.Bu bize katılımcılarımızın kilo kaybettirici diyetlerini  neredeyse uyguladıklarını göstermektedir.İlginç olan bir nokta ise kilo kaybı gidişatı 6.haftada plasebo grubunda durmuştur ancak simbiyotik grubundakilerin ise 12 haftaya kadar sürmüştür.Bu bulgu bize simbiyotik suplemanların kilo verdirici diyetlere eşlik ettiğinde kilo vermenin plato fazının gecikmesini sağladığını gösterebilir.Sanchez de sadece sağlıklı obez kadınlar arasında  buna benzer bulgulara rastlamıştır(9).

Kilo kaybı dirençli olmaya başladığında kişiler için bazı psikolojik sorunlar ortaya çıkabilir.Örneğin termojenezdeki adaptif azalma veya depresyon gibi psikobiyolojik sorunlar.Obez bireyler  için kilo verme programları verildiğinde bu sorunlarla karşılaşabilecekleri mantıklı ve dikkatli bir şekilde vurgulanmalıdır(22,23).Bizim vardığımız sonuçlara göre, simbiyotik suplemanlar  kilo verme aşamasındaki direnç safhası için önemli olabilir.

Obez bireylere verilen kilo verdirme diyetleri bağırsak mikrobiyotasında ki türlerin kompozisyonlarında değişiklikler meydana getirir(24).Diğer taraftan, diyet pre/probiyotik tüketimleri, tokluk hissindeki öznel değişikliklerle ilişkili bulunmuştur(25).Simbiyotik kullanan hastalar plasebo kullananlara göre uzun periyotta kilo kaybetmişlerdir.Bu belki de simbiyotiklerin iştah üzerine olan etkisi ile açıklanabilir.İştah bastırmada, lipid metabolizma regülasyonu ve enerji harcamasındaki azalma, anti-obezite etkenleriyle pre/probiyotik bileşenlerin uygulanması ana mekanizmaladır(26).

Zarrati, probiyotikli yoğurt içeren diyetlerin yağ yüzdeleri yüksek ve yüksek  vücut ağırlıklı veya obez kişilerde daha fazla sinerjik etkileri olduğu için tüketimlerini önermiştir.Ancak  bu sağlıklı insanlarda yapılmış bir çalışmaydı.Bunun dışında, biz simbiyotik suplemanlar kullanırken, onlar probiyotikli besinler kullandılar.

Bu arada, bazı yazarlar pre/probiyotik tüketiminin antropometrik ölçümler üzerinde herhangi önemli bir farklılık oluşturmadığını göstermişlerdir(9,19,27).Ayrıca bu bilgi için daha çok araştırmaya ihtiyaç vardır.Bağırsak mikroflorası ve enerji homeostazisi arasındaki ilişki, ve bunların obeziteyle ilişkili hastalıklardaki rolleri (metabolik sendrom gibi) giderek öğrenilmiştir(20).Kanıtlar, diyet,  enfeksiyon ve insülin direnci arasında, kısmen, intestinal bakterilerin bileşimlerinin aracı olduğunu göstermektedir(28).

Bazı deneyler, bağırsak mikroflorasının yok olmasının farklı metabolik hastalıkların tedavilerinde yararlı olabileceğini  göstermiştir(6).Bazı insan ve hayvan çalışmaları ise spesifik bakterilerin sayısının yağ yüzdesi, diyabet ve obeziteye bağlı inflamasyonla ters orantılı olduğunu göstermiştir(29).Lee ise vücut kompozisyonunda ki değişimin, bağırsak Laktobasillus plantarum’un oluşturduğu endotoksin seviyesi ile pozitif korelasyon oluşturduğunu göstermiştir(30).Bazı çalışmalar ise bağırsak mikroflorasının farklı beslenme alışkanlığına sahip bireyler ile zayıf ve obez bireylerdeki mikrobiyota farklılığını göstermektedir(28).Bu yüzden bağırsak mikroflorasının dysbiosis’inin(değişmesinin) gelişmesi ve normalleşmesi obezite ve buna bağlı ölüm oranlarını azaltmaya yardımcı olabilir(5).Pre/probiyotik tüketimi gibi diyet stratejilerinin  sağlığa zıt etkilerinin olmadığı görülmüştür(1).

Metagenomik çalışmalar insanların bağırsak mikroflorasının  hazmı zor karbonhidratları kısa zincirli yağ asitlerine dönüşmesine yardımcı olduğunu göstermiştir.Bu vücuda aşırı enerji sağlar ve obez fenotipin oluşmasına neden olur.Bu yüzden, bakteriodetes ve Firmicutes bakterilerinin (pro/prebiyotik yada simbiyotikle uyarılmış) oranlarının değişmesi fermantasyon şablonunun değişmesine ve obezitenin tedavisine yardımcı olabileceği gösterilmiştir(31).Biz çalışmamızda hastaların mikrofloralarını araştırmamamıza reğmen, Lee SJ, endotoksin seviyesi ve kilo düşüşü arasında bir korelasyon olduğunu söylemiştir.Bu korelasyon  pre/probiyotiklerin endotoksin üretiminin önlenmesine sebep olabilir ve bağırsak mikroflorasının değişikliği obezite ile ilişkilidir(30).Bunun dışında, bağırsak mikroflorası ile kişinin enerji metabolizması arasında birçok mekanizma vadır.Bu mekanizmalar artan enerji ihtiyacını,bağırsak peptidleri ile iştah düzenlenmesini, sekresyonları, ve intestinal bariyerlerin glukagon benzeri peptid-2 ile düzenlenmesini, doğuştan gelen immünitenin ve hepatik fibrogenezisle lipopolisakkarit(LPS) -tollike reseptör-4 axis’in aktivasyonunda rol oynar.Ancak insanlar üzerindeki araştırmalar azdır.

Çalışmamızın en önemli noktası ise şudur: ilk olarak üçlü kör çalışma yapmış olmamız güçlü bir noktadır.İkinci olarak çoklu simbiyotik  suplemanların kullanılması bakterilerin kolona girişine kadar canlı kalma olasılıklarını arttırmıştır.Üçüncü olarak,vücut kompozisyonunun BIA yöntemi ile ölçülmesi ve buna ek olarak antropometrik ölçümlerin yapılması  diğer bir güçlü yöndür.Çalışmamızı sınırlandıran durum ise bağırsak mikroflorasını araştırmamamızdır.Bu yüzden, ileride yapılacak çalışmalarda daha fazla katılımcıyla yapılabilir.

Sonuçlar

Kilo verdirme diyetleriyle simbiyotik suplemanların birlikte kullanılmasının antropometrik ölçümler ve kan basıncı üzerindeki etkisi, metabolik sendromun risk faktörlerinin yönetimi ve önlenmesi için yeni bir yol sunar.Bunun dışında, bu strateji kilo vermenin plato fazının geç kalmasını ve daha fazla kilo kaybına karşı direnci engeller.

Menfaat Çatışmaları

Yazarlar arasında herhangi bir bilgi çatışması olmamıştır.

Teşekkürler

Bu çalışma National Nutrition and Food Technology Research Institute of Shahid Behehshti University of Medical Sciences tarafından desteklenmiştir. Yazarlar, bu çalışma için multispecies simbiyotik takviyeleri ve plasebo kapsüller sağlamak için, İngiltereye, PROTEXIN Şirketine teşekkür ediyorlar. Biz kapsülleri sağlamak için onların işbirliği, aynı zamanda Nicootec Company, Tahran, İran’a müteşekkiriz. Ayrıca, ilçe 2. Sağlık Hizmetleri Merkezlerinin personelinin işbirliği için teşekkür ederiz.

 

[vc_cta h2=”Yazar : Gözde Bolat ” txt_align=”center” style=”flat” color=”pink” css_animation=”top-to-bottom”]Sitemizde Paylaşımda Bulunmak İsterseniz BURAYI tıklayınız.[/vc_cta]

Gözde BOLAT
Gözde BOLAT

Yazar : Gözde Bolat
Kırıkkale Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik bölümü öğrencisi

mail-grubu