Yazar : Dyt. Esra Karataş
Selçuk Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü
KORTİZON TEDAVİSİ ALAN HASTANIN BESLENMESİ
Kortizon; bilinen birçok hastalık için geçerli olan ve kronik uygulanan tedavilerin yetersiz kaldığı durumda kullanılabilen hayat kurtaran etkili bir tedavi yöntemidir.
Kortizon tedavisini tıpta önemli kılan durum ise bazı hastalıkların tek tedavi yönteminin dışarıdan vücuda verilen kortizon olmasıdır. Ancak mevcut hastalığın seyrini olumlu yönde oldukça hızlı değiştiren kortizon tedavisi bazı komplikasyonları da beraberinde getirebilmektedir. Bu komplikasyonları önlemenin temel koşullarından biri ise kortizon tedavisiyle eş zamanlı diyet tedavisini de sürdürmektir.
Kortizon; böbrek üstü bezler tarafından üretilen yani doğal olarak vücudumuzda bulunan, yağ ve karbonhidrat metabolizmasında etkili bir hormondur. Vücutta kortizon üretimi azaldığında ya da hiç üretilemediğinde dışarıdan kortizon takviyesi alınmaktadır.
Kortizon, başta MS olmak üzere sinir sistemi hastalıklarında, kalp hastalıkları, romatizmal hastalıklar, tümör tedavileri, karaciğer ve böbrek hastalıklarında kullanılmaktadır. Ayrıca, alerjik hastalıklar, bağ dokusu hastalıkları, göz rahatsızlıkları, şoklar, vücutta gelişen bazı felçler -özellikle yüz felcinin başlangıç döneminde- immun rahatsızlıklarda, astım krizlerinde ve anjiyo-ödemde kortizon tedavisi uygulanmaktadır. Kortizon tedavisinin hayati öneme sahip olduğu durumlara Trakea anjiyoödemi örnek verilebilir. Atak durumunda birkaç dakika içerisinde trakeada hızla ödem oluşur ve nefes alımı kısa zamanda durma noktasına gelebilir. Kortizonun bu durumdaki etkisi hızla bölgesel anjiyo-ödemi indirmek ve soluk borusunu açmaktır.
Diyetin kortizon tedavisindeki önemi ise, diyetle desteklenmeyen kortizon tedavisinin etkisinin azalması, verilen kortizonun etki mekanizmasının yavaş olması veya kortizonun olası komplikasyonlarının ortaya çıkışının hızlanmasıdır.
Kortizon tedavisi alan hastalarda en sık görülen yan etkiler kemik erimesi ve vücudun bazı bölgelerinde özellikle omuz ve karın kısmında anormal yağlanmalardır. Bunun haricinde; insüline zıt etki gösteren kortizon kan şekerinin yükselmesine sebep olup normal bireyde tip II diyabeti, gebelerde ise gestasyonel diyabeti tetikleyebilir.
Vücutta su ve tuz tutulmasına sebep olan kortizon özellikle böbrek hastalığı, kalp yetmezliği ve hipertansiyon hastalarında belirgin sorunlar yaratabilir. Adale zayıflığı, adet bozuklukları, gözlerde katarak oluşumu diğer olası yan etkilerden bazılarıdır.
KORTİZON KULLANIRKEN NASIL BESLENİLMELİ?
Aşırı dozda ve sürekli kortizon tedavisi gören hastalarda kemik yıkımı hızlanır. Östrojen seviyesini düşüren kortizon kalsiyumun bağırsaktan emilimini azaltarak osteoporoza neden olur. Kortizon kullanan kişiler düzenli biçimde kemik mineral yoğunluğu ölçümü yaptırmalı ve kalsiyum açısından zengin beslenmelidirler. Süt, yoğurt, peynir (tuzsuz-yağsız), yeşil yapraklı sebzeler, soya fasulyesi, kuru baklagiller, fındık (tuzsuz) ve küçük balıklar zengin kalsiyum kaynaklarıdır. Ancak yağ içermesi nedeniyle fındık, sodyum içermesi nedeniyle küçük balıklar aşırı tüketilmemelidir.
Kortizon kullanan hastada sodyum alımı sınırlandırılmalıdır. Sebebi kortizonun böbrekte sodyumun geri emilimini artırmasıdır. Kortizonun yüksek tansiyona neden olmasının başlıca nedeni de budur. Fakat kortizonun böbrek üzerinde yalnız sodyum tutma etkisi yoktur. Bir de potasyum atma etkisi vardır. Bu yüzden kortizon kullanan kişilerde potasyum kayıpları görülür. Potasyum kaybı kas güçsüzlüğüne yol açar, birçok hormonun fonksiyonunda ve kalbin kasılma işlevinde de olumsuz etkilerini gösterir. Sodyumu azaltırken, potasyum bakımından zengin olduğundan ve yağsız rejimlere büyük ölçüde yardım ettiğinden sebze-meyve tüketimini artırmak potasyum ihtiyacını karşılamak için faydalıdır. Dolayısıyla bol sebze ve meyve tüketilmelidir.
Vücudumuzun başlıca sodyum kaynağı tuz ihtiva eden yiyeceklerdir. Sofradan tuzluğu kaldırarak fazla sodyumdan kaçınılabileceği düşünülse de yiyeceklerdeki tuz miktarının sadece belirli bir kısmı yemeklere eklenen tuzdan gelir. Özellikle hazır besin tüketen kişilerin “gizli sodyum” alımına dikkat etmesi gerekir, zira sodyumun büyük bir bölümü bu minerali içeren besinlerden alınır. Yani yemeğe konulan tuzun miktarı kısıtlansa bile eklenen bulyon gibi aroma vericilerle veya yapılan yemeğin içine giren besinlerle yemeğin kendisi zaten fazla sodyum içeriyor olabilir. Mesela taze etteki sodyum miktarı işlenmiş et ürünlerinden (sucuk,sosis vs.) düşüktür. Yani pastırmayla yapılan bir kuru fasulye yemeğine hiç tuz ilave edilmese de fazlasıyla sodyum içeren bir yemek ortaya çıkar. Bu yüzden daha fazla taze besin ve daha az işlenmiş besin tüketilmelidir.
Dışarıdan alınan içinde sodyumlu koruyucu madde bulunan hiçbir besin maddesi, kortizon kullanırken tüketilmemelidir. Konserveler, meyve suları, soda, kola vb. gazlı içecekler, bisküvi, kraker, salamura zeytin vs.. Kısacası markette satılan, içinde koruyucu madde bulunan ve yoğun tuz içeren tüm gıdaları kortizon kullanılırken yemek sakıncalıdır. Kabuklu deniz ürünleri ve balıklar, salam-sosis gibi şarküteri ürünleri, sakatatlar, kereviz, deniz börülcesi, tuzlu peynirler, süt tozu, tuzlu veya peynirli krakerler, patlamış mısır, böreklik yufka, kahvaltılık tuzlu tereyağı, soslar, kabartma tozu, hazır çorbalar, bulyon, mayonez, ketçap ve turşu sodyum içeriği yüksek besinlerdir. Bu besinlere kortizon kullanırken dikkat edilmelidir.
Kortizon kullanan hastalarda iştah düzeyinde de artış görülür. Bunun nedeni vücutta karbonhidrat metabolizmasının bozulmasıdır. Unlu, yağlı ve şekerli besinlerden kaçınılmalıdır. Alkollü içecekler de kesinlikle tüketilmemelidir.
Beslenmenize gerekli özeni göstererek yaşam kalitenizi artırmak sizin elinizde.
Sağlıklı beslenin, mutlu yaşayın