Merhaba değerli okurlar. Beslenme bilimi her daim ilerlemeye açık olduğu ve sağlık verilerin sayısal bilimlerdeki gibi ”1” veya 0” gibi kesin ifadelerle belirtilemediği için mesleğimiz ve kendimizi geliştirmek adına farklı kaynaklar okumalı, çeşitli görüşler üzerinde düşünmeliyiz. Bu yazımda son yıllarda sıklıkla gündeme gelen kolestrol ve kalp hastalıkları üzerine ABD’de bir doktor tarafından kaleme alınan makalenin çevirisini sizlerle paylaşmak istedim.
Farklı açılardan bakmanın ve düşünmenin, farklı meslek gruplarının görüşlerini okumanın bizler için her zaman faydalı olacağına inanıyor, sizleri yazım ile başbaşa bırakıyorum, keyifli okumalar…
Kolestrol, vücudumuzda sentezlenebilen ve sağlığımız için temel olarak ihtiyaç duyulan yağdır. Kolestrol, erkeklik hormonu olan testerojen ve kadınlık hormonu olan östrojenin öncülüdür ve bu hormonlar kolestrol olmaksızın üretilemezler. Bunlara ek olarak, kolestrol vücudumuzdaki diğer hayati fonksiyonların yerine getirilmesinde de rol oynar.
Yaygın inanışın aksine, kan kolestrol seviyeleri çok az olan insanların diyetlerindeki yağ tüketimi ile ilgili yapılabilecek birşey yoktur. Kolestrol, vücudun çeşitli fonksiyonlarının yerine getirebilmesi için karaciğer tarafından gereken miktarlarda üretilir. Bunun sonucu olarak, diyetteki yağın miktarını azaltmak veya kolestrolü düşürmek için ilaçlar almak kesinlikle anlamsızdır.
20. yüzyıl boyunca arzu edilen durum, iskemik kalp hastalıkları prevelansını ciddi derecede azaltmak için kan kolestrol seviyesini düşürmektir. 1990’lı yılların başında ise anjina pektoris ve miyokard infarktüsünün esas sebebinin iskemik kalp hastalıkları olduğu tam anlamıyla bilinmemekte idi.
Miyokard infarktüsü sebebi ile ölen hastalar üzerinde yapılan daha ileri araştırmalar bu hastaların arterlerinin yüksek kolestrol içeren yağ depoları ile tıkandığını gösterdi. Kolestrol ve iskemik kalp hastalıkları arasındaki bağlantı bu araştırmaların sonucunda anlaşıldı. O zamandan bu yana, doktorlar kan kolestrol seviyesini düşürecek yeni yollar keşfetmek için denemeler yapmaya başladılar, fakat neden ilk olarak kalp hastalıkları ile kolestrol arasındaki ilişkiye değindiklerini göz ardı ettiler. Eğer bu durumu göz ardı etmeselerdi, sürpriz sonuıçlar ile karşılaşacaklardı. Bu durumu açıklamak için, kan damarlarının özellikle de arterlerin fizyolojisini araştırmak ve öğrenmek gereklidir.
[vc_cta h2=”ARTERLERİN YAPISI” style=”flat” color=”purple” css_animation=”top-to-bottom”]Arterler; kalpten aldığı kanı vücudun geri kalanına taşıyan geniş, elastik kan damarlarıdır. 3 tabakadan oluşurlar; bu tabakaların tamamı farklı yapısal bileşenlerden oluşur ve en önemlisi olan kolajen ( yumuşak, esnek ve elastik madde), arterlerin kas sisteminin kontrolü altında kasılıp gevşemesine izin verir.[/vc_cta]
Vücudumuzdaki diğer hücreler gibi arterler de sürekli olarak serbest radikallerin saldırısı altındadır ve tıpki diğer hücre harabiyetine sebep olan güçler de olduğu gibi bu durum karşısında da sürekli yenilenirler. Bu durumun doğal sonucu olarak, hasar gören hücrelerin sürekli yenilenmesi için kolajene ihtiyaç duyarlar. Bileşenlerin temel yapısı olan kolajen sentezinde ise C vitaminine ihtiyaç vardır.
Vücutta C vitamini yetersiz olur ise arterlerin yenilenmesi için gerekli olan kolajen yeterli olarak üretilemez, vücut bu hasar ile ”şimdi ve şu anda” adı verilen savunma sistemi ile başa çıkar fakat gelecekte oluşacak problemler için vücudun bir planı yoktur. Bu durumda vücudun yara bandı olarak ifade edilen ve damar hasarının giderilmesinde kullanılacak bir bileşene ihtiyaç vardır. Bu bileşenin adı ise kolestroldür. Kolestrol molekülleri hasarlı bölgeye bağlanır, kan kaybını ve yıkıcı olabilecek ciddi sonuçları önler.
İSKEMİK KALP HASTALIĞI
C vitamini yokluğunda,zaman geçtikçe, bu süreç kendini yeniler, ve arterler aşama aşama tıkanmaya başlar. Birtakım faktörler geri kalan alanları tıkayana kadar geçen süreçte de kan akımı kısıtlanır, bu durum kan akımında eksiklik ile sonuçlanan ”iskemi” ve hücrelerin oksijensiz kalması sonucu ölümü olarak belirtilen infarktüs ile sonuçlanır.
Belirtilenlerden de anlaşılacağı üzere kolestrol bu problemin sonucu değil işaretçisidir. Esas problem C vitaminidir daha spesifik olarak belirtecek olursak problem C vitaminin eksikliğidir.
Kaynak: http://www.mercola.com/
[vc_cta h2=”Hürmet Küçükkatırcı” style=”flat” color=”sky” add_button=”bottom” btn_title=”Yazarın Diğer Paylaşımları” btn_style=”flat” btn_color=”default” add_icon=”bottom” css_animation=”top-to-bottom” btn_link=”url:%2Fauthor%2Fhurmet-kucukkatirci%2F|title:H%C3%BCrmet%20K%C3%BC%C3%A7%C3%BCkkat%C4%B1rc%C4%B1|target:%20_blank” i_on_border=”true” el_class=”Genç Diyetisyenler Yazarı”]Erciyes Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü[/vc_cta][/vc_column]
Diyetisyenler için özel etkinlik
Romatoloji Sağlık Profesyonelleri Derneği Tanışma ve Bilgilendirme Webinarı Tarih: 5 Ağustos 2024 Saat: 20.00 -…
Değerli Meslektaşlarımız, 20-21 Eylül 2024 tarihleri arasında çevrimiçi gerçekleştirilecek "Onkolojide Beslenmeye Güncel Bakış" konulu kursumuza…
Etkinlik linki : sporbeslenmevetakviyekongresi.com Eğitim Ücreti : Ücretsiz Kayıt Son Gün : 27 Mayıs 2024…
Merhaba Arkadaşlar, Kayseri Sivas Caddesinde yaklaşık 4 yıldır hizmet vermekte olan Diyetisyen Ofisimizi devir etmeyi…
Etkinlik tüm öğrencilerine açıktır. Etkinliğe katılım ücretsizdir, katılımcılara e-katılım sertifikası verilecektir İZTÜ’DE ÖĞRENCİ DİYETİSYENLER BULUŞUYOR!…