Karbonhidrat Bağımlılığı Nedir ?

Alkol, sigara, kokain vs. herhangi bir maddeye bağımlılık gibi, karbonhidrat bağımlılığı da bilinen belirtilerle insanın karşısına çıkar. Karbonhidrat bağımlılığı kriterleri:

  • Öğleden sonra ya da gece, haftada en az dört kez tatlı veya nişastalı yiyecekleri aşerme ve yeme,
  • Haftada en az dört kez bu gıdaları yedikten sonra rahatlayan disfori ile birlikte meydana gelen karbonhidrat aşerme,

(Karbonhidrat/protein oranı 6:1’den büyük olan gıdalar, karbonhidratlı gıdalar olarak belirlenmiştir. )

Yapılan Çalışmalar

Laboratuvar fareleri üzerinde yapılan bir deneyde % 25 oranında şeker içeren bir diyetle beslenmeye alıştırılan fareler, şeker diyetten çıkarıldıktan sonra madde bağımlılarının gösterdikleri belirtileri göstermeye başladıkları görülmüştür. Ayrıca, su-kokain ve şeker ile tanıştırılan farelerin % 94 ‘ünün şekeri tercih ettiği görüldü.

Başka bir grup deney hayvanlarında ise şeker ve yağa sınırsız erişimleri olduğunda obez oldukları görüldü. Florida’da Scripps Araştırma Enstitüsü bilim adamları, kafeterya diyetine devam eden hayvanları elektrik şok ile tehdit ettiğinde bile yemeye devam ettikleri görüldü.

mail-grubu

Sıçanlarda oluşturulan tüm beyin aktivitesinin modülasyonu araştırmak için farklı yağ / karbonhidrat içeriği ve yapılan manyetik rezonans görüntüleme (mrg) ölçümleri ile gıdaların alımını araştırmak için davranışsal tercih testleri yapılmıştır. Patates cips ve istenildiği kadar atık gıda alan sıçanların beyin ödül sistemi, diğer devrelerin modülasyonu ile ilişkilendirilmiştir.

Optimal karbonhidrat/yağ oranının, tok sıçanlarda gıda alımını tetiklediği görülmüştür. Patates cipsi gibi izokalorik yağ / karbonhidrat karışımı, sıçanlarda beynin ödül/bağımlılık devrelerini etkilemiş ama atık gıdanın kendisiyle karşılaştırıldığında modül alanlarda bu etkileşim daha düşük bulunmuştur. Tokluk ötesinde gıda alımını tetiklemek için faktörlerin, non-homeostatik ödül sistemi-2’nin yolları, farklı sinyaller üzerinden tokluk ve hükmedici homeostatik enerji dengesi ile ilişkili olduğu tespit edilmiştir. İstediği kadar beslenen sıçanlarin beyin ödül sistemi aktivitesinde patates cips güçlü modülatör olduğu görülmüştür.

Beyin bölgelerinin farklı aktivasyonu gıda alımı, tokluk, uyku ve lokomotor aktiviteyi önemli ölçüde düzenlemektedir. Davranışsal araştırmalar, patates cipsi mevcut iken enerji alımı ve beslenme ile ilişkili lokomotor aktivitenin yüksek olduğunu teyit etmektedir. İlgili beyin devresi güçlü sınırlamadan sonra, özellikle çok lezzetli besin alımıyla güçlü aktive olmuştur. Genel olarak, son derece lezzetli yiyecek yüksek kalorili ve / veya yağ ve / veya karbonhidrat bakımından zengindir. Bu nedenle tokluk ötesinde yüksek kalorili gıda alımının obezitede kritik faktör olabileceği öne sürülmüştür.

Son zamanlarda davranışsal çalışmalarda atıştırmalık gıdaların lezzetinde ana faktörün yağlar ve karbonhidratlar olduğu açığa vurulmuştur. Ayrıca, patates cipsinin enerji içeriği ağırlıklı olarak (% 94) yağ ve karbonhidrat olduğu belirlenmiştir. Bu nedenle patates cipsin enerji içeriğiyle, hedonik hiperfaji için itici güç olduğu kabul edilebilmektedir.

Princeton Üniversitesi’nde Bart Hoebel da şekerde uyuşturucuya benzer yanıtlar saptamıştır. Yüksek dozda şeker verilen deney hayvanlarında şeker kesildikten sonra anksiyete, titreme ve titreyen dişler gibi klasik yoksunluk belirtileri görüldü. Bununla ilgili olarak şekerin beyinde yaptığı değişiklikler ile bu bağımlılığın gelecek kuşaklara aktarılabileceği yönündeki veriler giderek güçlenmektedir.

Rockefeller ‘dan Leibowitz, yüksek yağlı diyetle hamile fareler beslendiğinde, beyinlerindeki aşırı iştahla ilişkili bölüm olan hipotalamustaki nörolojik değişikliklerin yavrulara aktarıldığını kanıtlamıştır. Journal Endokrinoloji dergisinde 2010 yılında, Pennsylvania  Tıp Üniversitesi bilim adamları, hamileliği boyunca yüksek abur cubur gıda ile beslenen farelerin yavrularının beyin ödül mekanizmasında değişiklikler buldu ve bunun sadece yağ ve rafine şeker için olduğu saptandı. Sıçanların kafesteki yaşamı düşünüldüğünde bağımlılık mekanizması, insanlarda daha zordur. Bununla birlikte, bazı deneylerde obez kişinilerin beyin görüntüleme taramaları ile bağımlıların beyin taramaları benzer bulunmuştur.

Nora Volkow ve ekibi Brookhaven Ulusal Laboratuvarı’nda 10 obez gönüllünün beyin ödül mekanizması içine yerleştirdiği PET taramalarıyla bu çalışmayı 2000lerde yapmıştır. Bu obez insanların beyinleri normal kilolu insanlarınkinden daha farklı görünmüştür. Özellikle obez insanlarda uyuşturucu bağımlılığı ve ödül merkezi ile ilgili beyin kimyasalları, dopamin reseptörleri olmadığı saptanmıştır. Dopamin reseptörlerinin bağımlılık, ödül motivasyonu ve haz duygusu  ile ilişkili olduğu bilinmektedir.  Beyinde dopamin sinyalizasyonu için iki yaygın kanal, D1 ve D2 reseptörleridir. D1 reseptörleri belirli spesifik davranışları motive ederken D2 reseptörleri bu davranışları inhibe eder. Eğer D2 reseptörlerinin eksikliği söz konusu ise spesifik davranışları durdurmak mümkün olmayacaktır. Örneğin aşırı yeme gibi. D2 reseptörünün bu eksikliği yeme hazzı daha az hissedieceği için daha büyük miktarlarda yemek yeme ihtiyacı hissedildiğinden aşırı yeme davranışına sebep olmaktadır.

Bazı bilim adamlarına göre de beyin bağlantı sistemine göre  uyuşturucu bağımlılığının ilk adımı yüksek kalorili besinlerle aşırı beslenmek olabilir. Zigman’a göre ”Milkshake içtiğim zaman kendimi iyi hissediyorum” denmesini sağlayan nöronlar ,uyuşturu bağımlılılarının uyuşturucu kullandıkları zaman hissettikleri nöronlarla aynı yapıdadır.  Ekim ayında, Nörobilim Derneği toplantısında, hayvanlarda aşırı yeme önlemeye çalışmak için baklofen (bağımlılık azaltıcı) ve naltrekson (bloke eden opiatlar) iki ilaç tedavisi tanımlanmıştır. İlaçların enjeksiyonundan sonra sıçanlarda aşırı yeme eyleminde azalma olduğu görülmüş ve bu ilaçların ikili kombinasyonunda, tek başlarında kullanılmasından daha etkili verim alındığı saptanmıştır.

Karbonhidrat bağımlılığı üzerine yapılan bu kadar araştırma olması hala dünya çapında kabul gördüğü anlamına gelmemektedir. İnsan beyninin evrimi boyunca hayatta kalmak için yağlı ve rafine şekerli gıdalara karşı çekiciliği olduğu konusunda bir anlaşmazlık yaşanmamaktadır.

Direkt olarak uyuşturucu bağımlılığındaki gibi bir sistemle çalışması konusunda şüpheler bulunmaktadır. Fakat bu bağlamda gıda bağımlılığını göz ardı etmek değil bu konuda yapılması gereken daha çok ileriye dönük bilimsel araştırma yapmaktır. Tarihsel olarak, bu tedavide iştah bastırma modeline odaklanılmıştır.

Yazar : Diyetisyen Gamze SÖNMEZ

KAYNAKLAR

  • Beil L. The Snack Food Trap (2012). 160:(19):44-47.
  • Ventura T, Santander J. Contreras AM. Neurobiologic basis of craving for carbohydrates. Nutrition (2014). 30:252–256.
  • King BJ. Fat Change: The Bitter Truth About Sugar. Tls-the Tımes Lıterary Supplement (2013). 16(9):5759-69.
  • Hoch T, Kreitz S. Fat/Carbohydrate Ratio But Not Energy Density Determines Snack Food İntake And Activates Brain Reward Areas. Scientific Reports (2015). 10:1038-41.

 

mail-grubu