HEP BİRLİKTE DEPRESYONLA SAVAŞIYORUZ
Duygusal anlamda çöküntü; isteksizlik, ilgisizlik hali ve uzun süren mutsuzluk, karamsarlık ile kendini gösteren “depresyon” kavramına ne yazık ki yabancı değiliz. Günümüzde yetişkinlerin üçte biri, gençlerin ise yarısına yakını giderek kronikleşen bu ciddi sağlık sorunuyla karşılaşmış durumda. Eğer siz de depresyon ile tanıştıysanız bu sizi hayatınızın her alanında etkileyebilir. Aslında ruhsal bir bozukluğu ifade eden depresyon sonucu fiziksel sağlığınızda tehdit altına girmiş olabilir. Kendinizi çaresiz, umutsuz hissediyor olabilirsiniz… Ama korkmayın! Depresyonla savaşmak ve hayatınızı ondan geri almak sizin elinizde. Beslenme alışkanlıklarınızda yapacağınız değişikliklerle bunu başarmak göründüğü kadar zor değil.
Depresyona savaşta üstümüze düşen ilk görev vitamin ve mineral eksikliğinin önüne geçmek ve yeterli ve dengeli beslenme alışkanlıkları kazanmak. Yapılan bir çok araştırma beslenme alışkanlıklarının depresyon ile ilişkili olduğunu gösterdi. Bu konuda öne çıkan vitaminlerin başında ise D vitamini geliyor.
D vitamini yağda eriyen bir vitamin ve steroid yapılı bir hormondur. Son zamanlara kadar kas-iskelet sistemi hastalıklarında etkisi olduğu bilinen vitamin artık nörobilimin de dikkatini çekmeyi başardı. Bu konuda ilk bulgular kemirgenlerde beynin belli bölgelerinde 1,25- 2 hidroksi vitamin D (1,25 (OH)2D) dağılımların bulunmasıyla başladı. Sonrasında yapılan immünohistokimyasal çalışmalarla beynin birçok bölgesinde spesifik D vitamini reseptörlerinin gösterilmesi ise D vitamininin beyin gelişiminde rol alması ile ilgili ilk önemli kanıt olarak bilim dünyasına damgasını vurdu. Bilim dünyasının bu konuyla ilgili son zamanlardaki keşfi olan insan beyinde 1-hidroksilaz varlığının gösterilmesi ise santral sinir sisteminin, D vitamininin inaktif formu olan 25 hidroksi vitamin D (25 (OH)D)’ den aktif formu olan 1, 25 (OH) 2D sentezleyebileceğini akıllara getirdi. Böylece serum 25 (OH)D seviyesi, santral sinir sisteminde aktif D vitamini sentezini etkileyebilecektir.
Tüm bu veriler “ Mevsimsel duygu geçişlerinin sebebi D vitamini olabilir mi?” sorusunu akla getirdi. Kış mevsimi geldiğinde, güneşin tatlı sıcaklığını özlediğimiz şu günlerde keyfimizin olmamasının sebebi D vitamini olabilir mi? Gerçekten de yapılan birçok çalışma D vitamini eksikliği olan bireylerde depresyon bulgusu; normal olanlara (>50 ng/mL) kıyasla üç kat daha fazla bulundu. Ancak buna sebep olan mekanizmalar hakkında bulgularımız netleşmiş değil. Depresyon D vitamini eksikliğinin sebebi mi yoksa bir sonucu mu olduğunu henüz bilmiyoruz.
Ancak sağlıklı beslenerek depresyona karşı direncimizin artacağı artık tüm bilim dünyası tarafından desteklenen bir gerçek. Şimdi bize düşen D vitamininin zengin kaynakları olan süt ve süt ürünleri, mantar ,yumurta ve balığa sofralarımızda yer açmaya başlayın. Ve unutmamalıyız ki zaman zaman moralimizin bozulması hayatın bir parçasıdır. Şayet gerçekten “depresyonda” iseniz bile yardım ve destek alarak üstesinden gelebilirsiniz. Sizin kendiniz için atacağınız küçük bir adım depresyonla savaşınızda büyük bir zafer anlamına gelebilir!
Mutlu günler…
KAYNAK : http://www.turkosteoporozdergisi.org/makale_4322/D-Vitamini-Ve-Sizofreni