DÜŞÜK KARBONHİDRATLI YÜKSEK PROTEİNLİ DİYETLER
Dikkate alınması gereken önemli bir faktör yüksek proteinli diyetin tanımlanmasıdır. Diyetin protein içeriğini belirlemenin farklı yöntemleri vardır. Diyetteki protein miktarı (g) belirlenir, proteinin toplam enerjiden gelen yüzdesi hesaplanır ya da vücut ağırlığının kilogramı başına alınan protein miktarı saptanabilir. Türkiye’ye özgü beslenme rehberinde önerilen enerjinin proteinden gelen oranı 1-3 yaş için %5-20, 4-18 yaş için %10-20, yetişkinler için ise yaklaşık olarak %10-15 ‘dir.
Amerikan Sağlık Bakanlığı ve Amerikan Tarım Bakanlığı tarafından 2010 yılında hazırlanan Amerikalılar için Beslenme Kılavuzu’na göre yetişkinler için besinlerden elde edilen toplam kalorinin %10-35’inin proteinlerden elde edilmesi tavsiye edilmiştir.
Proteinler, eğer vücutta yeteri miktarda karbonhidrat ve yağ bulunuyorsa, vücut için önemli bir enerji kaynağı değildirler. Ayrıca, karbonhidrat ve yağdan farklı olarak proteinler depolanabilir bir enerji sağlamamaktadır. Ancak yeteri miktarda karbonhidrat ve yağ alınmadığı durumlarda proteinler vücudun enerji ihtiyacını karşılamak için kullanılırlar. Proteinlerin enerji için kullanımı karaciğerin aminoasitleri glikoz ve glikojene çevirme kapasitesiyle sınırlıdır. Proteinler fazla alındıkları takdirde vücutta yağa dönüştürülebilirler. Proteinler de karbonhidratlar kadar enerji sağlamaktadır.
Ülkemizde Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan Türkiye’ye Özgü Beslenme Rehberi’nde ise karbonhidrat miktarının az olduğu diyet alımı sonrasında proteinlerin büyük kısmının glikoza çevrildiği ve bu nedenle yetişkinler için öğünlerde proteinden elde edilecek enerjinin %10-15 arasında olması gerektiği belirtilmiştir.
Yüksek proteinli zayıflama diyetleri ve özellikle düşük karbonhidratlı diyet kombinasyonlarının etkisi ve güvenilirliği sorgulanmaktadır. Düşük karbonhidratlı ya da çok düşük karbonhidratlı diyetler karbonhidrat alımı <20 g/gün düştüğünde ketojenik diyetler olarak tanımlanmakta ve keton cisimleri oluşmaktadır. Bu cisimler β-hidroksi bütirat ve asetoasetattır. Karaciğer tarafından beyin için alternatif bir enerji kaynağı olarak üretilirler. Bu tip diyetler açlık sırasında karbonhidratlar yerine yağların yakılması için vücudu uyarır ve keton cisimlerinin kanda artmasına, kanın ph’ının düşmesine ve ilerleyen süreçte ketoasidoza bağlı kan basıncında aşırı düşme, şok ve bilinç kaybı gibi olumsuz durumlara neden olmaktadır. İştah kontrolü ya da metabolik avantajlar yönünden yüksek protein-düşük karbonhidratlı diyetlerin (ketojenik diyetler) yüksek protein-orta derecede karbonhidratlı diyetlere göre bir üstünlüğünün olmadığı belirtilmiştir.
Dukan diyeti, Hollywood diyeti, İsveç diyeti, Karatay diyeti, Atkin’s diyeti düşük karbonhidratlı diyetlere örnek verilebilir.
Düşük Karbonhidratlı Diyetin Avantajları ve Dezavantajları
Diyetlerde fazla protein alımının bazı olumsuz sonuçları olduğu bildirilse de; diyabet, obez kişilerde zayıflama tedavisi, bazı böbrek-karaciğer hastalıkları, yanık hastaları, gebe, emzikli, işçi ve yaşlı gruplarında olumlu etkisi olduğu bilinmektedir.
Düşük CHO diyetlerde, düşük yağ içeren dengeli diyetlere göre iştah ve doyum konusunda fark olmadığı, ketosizin iştahı baskılamadığı belirtilmiştir. Düşük karbonhidratlı diyetlerde yağ kaybının artması gibi bir durum olamayacağını bunun enerji alımında azalma ve enerji harcamasındaki artışla oluşabileceği bildirilmiştir. Düşük karbonhidratlı diyetlerdeki hızlı kilo kaybı vücut suyunun azalmasına bağlıdır, birkaç gün sonra ya da diyet bırakıldığında bu kilo geri alınır. Ya da verilen kilolar uzun dönemde kas kaybıdır. Fakat dengeli ve sağlıklı beslenmede asıl istenen yağdan kilo verilmesidir.
Düşük Karbonhidratlı Diyetlerin Yan etkileri
Düşük karbonhidratlı diyetlerin; gastrointestinal problemler, kan şekeri düşmesi, baş dönmesi, baş ağrısı, uykusuzluk, bulantı, susama, güçsüzlük ve yorgunluk gibi yan etkileri olabilmektedir.
Düşük karbonhidrat içeren diyetleri uygulayan birçok kişi;
- Kötü tat, kabızlık, diyare, baş dönmesi, baş ağrısı, uykusuzluk, bulantı, susama, yorgunluk, güçsüzlük, bitkinlik bildirmiştir.
- Çalışmalar yüksek miktarda et, düşük miktarda sebze ve meyve tüketiminin kemik kaybına neden olduğu yönündendir.
- Düşük CHO içeren diyetler düşük meyve, sebze ve diyet lifi içerdikleri için uzun süre tüketiminde kanser riski oluşturabilir.
- Düşük CHO içeren ketojenik diyetlerin kilo kaybı açısından geleneksel diyetlere göre metabolik avantaja sahip olduğunu gösteren hiçbir bilimsel kanıt bulunmamaktadır.
Peki neden işe yarıyor?
Yüksek protein metabolizmanın daha hızlı çalışmasına neden olur. Glikojen depoları bittiğinde vücut kan şekerini dengelemek için doku yıkımı başlatır ve vücutta protein ve yağları enerji için kullanır. Karbonhidrat sınırlandırılıp protein artırıldığında direk doku kaybı başlar ve hızla kilo kaybedilir. Ancak yağ kaybı çok azdır.
Bu diyeti uygularken nelere dikkat etmeliyiz?
Düşük karbonhidrat ve yüksek proteinli diyetler ( Dukan, Atkins vb); sürdürülebilir diyet değildir. 3 günden daha fazla uygulanması sağlık sorunlarına yol açabilir. Özellikle; hormonal bir sağlık sorunu olanlar, karaciğer, böbrek, kalp hastaları ve diyabetliler bu tarz diyetleri asla uygulamamalıdırlar.