Yazar : Öğr. Diyetisyen Ayşenur ŞAHİN
Üniversite : Atatürk Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü
__________________
BİZİ DE ZAYIFLATIRSIN ARTIK!
Dünyada ve ülkemizde hızla artmakta olan “obezite” beraberinde mantar gibi türeyen Beslenme ve Diyetetik bölümlerini, çakma diyetisyenleri, Karatay-Dukan gibi Hipokrat’ın kemiklerini sızlatan şahısları, Şeyda Coşkun ve türevlerini getirdi.
Light-Organik-Diyet ürünlerin, zayıflama haplarının, spor salonlarının hızla yaygınlaşması ise “Obezite”yi bir hastalıktan ziyade, ticaret kapısı olarak algılayan bir toplum inşa etti.
Obezite tahtında kasılırken, beslenme biliminin diğer uğraş alanları boynunu büküp kenarda köşede kaldı. Diyabetten kansere, romatizmal hastalıklardan enfeksiyon hastalıklarına, böbrek hastalıklarından metabolik hastalıklara kadar hemen her türlü hastalığın beslenme tedavisinde görevli olan diyetisyenlerin adı “ zayıflatan doktor” lafına sıkıştı kaldı.
Otobüste yanımıza oturan teyzelerden, babamızın kendi yaptığı espriye kendisi gülen arkadaşlarına, her daim 4 kg fazlası olduğunu düşünen tiki kızlarımızdan, annemizin gün arkadaşlarına kadar herkes diyetisyen olacağımızı öğrendiğinde “ Ooo bizi de zayıflatırsın artık!” demeye başladı. İç sesimiz “ Benim tek görevim zayıflatmak değil, Beslenme hastalıkların iyileştirilmesi ve sağlığın korunmasında en önemli faktördür. Toplumun, hastanelerin, mutfakların, gençlerin, yaşlıların, çocukların herkesin ve her şeyin beslenmesi bizler tarafından düzenlenir.Diyetisyen zayıflatma makinesi değildir. Elimizde sihirli değnek yok. Öyle dalga geçerek, benim verdiğim diyeti buzdolabının üstüne asarak bir arpa boyu yol gi-de-mez-sin!” dese de, gülümseyip susar olduk.
Gülümsüyoruz, çünkü insan sağlığını bir nebze önemsemeyen medyanın da, her hastalığın sebebi yanlış beslenme alışkanlıklarının da, şok diyetlerin, medyatik paragöz doktorların, diyet yazabileceğini iddia eden spor hocası ve benzerlerinin, İnstagram’da 2 yeşil elma fotoğrafı , 1 yürüyen spor ayakkabılı ayak videosu paylaşıp kendini diyetisyen ilan eden, mesleğimizi kalıplara sokmaya çalışan, pastadan kendine pay çıkarmaya uğraşan her türlü etkenle nasıl başa çıkacağımızı biliyoruz.
Nasıl mı? Üniversitelerimizde aldığımız bilgileri en iyi şekilde öğrenerek, yayınlanan tüm beslenme diyetetik kitaplarını, dergilerini, makalelerini takip ederek, çeşitli yerlerde staj yaparak, cahil insanlarla gereksiz polemiklere girmeyerek, yabancı dilimizi geliştirip yabancı kaynakları takip ederek…
Biz cehalete karşı bilim diyorken, silah olarak kalem, kitap kullanırken, önümüzde durup “ Bu göbek ne olacak bu göbek “ diye hunharca gülerek dikilecek birini tanımıyorum. :)
Biraz güldürüp, düşündürebildiysek ne mutlu. Sürçülisan ettiysek affola.
Gelecekten bir diyetisyen, Ayşenur ŞAHİN
https://www.facebook.com/groups/beslenmevediyetetik/
NOt : Bu paylaşım web yarışmamız çerçevesinde puanlandırılmaya başlanmıştır.
______________________________________________
Sitemizde makale / yazı yayınlamak için burayı tıklayınız.
Sitemizde sunum eklemek için burayı tıklayınız.
Sitemizde Diyetisyen Arıyoruz ilanı eklemek için burayı tıklayınız.
Sitemizde Diyetisyenim İş Arıyorum ilanı vermek için burayı tıklayınız.
Sitemizde ikinci el ilan eklemek için burayı tıklayınız.
Sitemizde video yayınlamak için burayı tıklayınız.
Sitemizde haber eklemek için burayı tıklayınız.