Anne sütü, yenidoğanlara gereksinimi olan tüm besin öğelerini tek başına sağlayabilen en iyi besin. WHO (World Health Organization ) ve UNİCEF ( United Nations Children’s Fund) , anne sütü ile beslemeye doğumdan hemen sonra başlanmasını, ilk altı ay sadece anne sütü verilmesini ve emzirmenin altı aydan sonra uygun besin takviyeleriyle iki yaş ve üzerine kadar devam edilmesini önermektedir. Fakat ülkemizde sadece anne sütü alma ortalaması yaklaşık 3 aydır. Anne sütünün yerini alabilecek ideal bir karışım (mama-formüla) bulunamamıştır.
Anne sütünde ; protein, protein olmayan azotlu maddeler, yağlar , oligosakkaritler, vitamin ve mineraller, hormonlar, enzimler, büyüme faktörleri, koruyucu etkenler yer alır.
Anne sütünün içeriği bebeğin büyüme hızı ve sindirim sistemi özelliklerine göre değişiklik gösterir.
Doğumdan hemen sonra ilk 5 gün içerisinde salgılanan süte KOLOSTRUM (halk dilinde Ağız ), 5-15. gündeki süte geçiş sütü, sonrasında salgılanan süte ise olgun süt adı verilir. Koyu sarı renkte olan kolostrum olgun süte oranla protein, laktoferrin, IgA, A,E,C vitaminleri, Na,K,Fe,Zn bakımından daha zengindir. Doğumdan sonra 24 saat içerisinde ortalama 37 ml salgılanır, 36 saatte kademeli olarak artar. Daha sonraki günlerde kolostrumun yerini normal süt alır . 5. Günde anne sütü 500 ml’ ye ulaşır. Yeterli ve dengeli beslenen ve iyi emziren bir anne ilk 6 ay boyunca günde ortalama 800 ml süt salgılar.
Bebek beslenmesi süresince iki tip süt salınır :
1.Emzirmede ilk gelen süt (fore milk –ön süt )
– Laktoz içeriği yüksek
-Yağ içeriği düşük
– Su oranı yüksek süt
– Dehidratasyon ve hipoglisemiyi önler.
2.Emzirmenin sonlandığı anda gelen süt(hind millk)
– yağ oranı ilk süte göre 3 kat
yüksek, protein içeriği 1.3 kat daha yüksek süt
– doygunluk hissi, rahatlama ve derin uyku sağlar.
–Emme süresi kontrolü ve obezitenin önlenmesi
NEDEN ANNE SÜTÜ VERİLMELİ ?
-Anne sütü EKONOMİKTİR. ( 1. Anne sütü verilmemişse mutlaka mama veya diğer besinler verilir. 2. Anne sütü verilmeyen bebek enfeksiyon hastalıklarına daha sık yakalanır ve bu durum sağlık harcamalarını da arttırır. )
-HİJYENİKTİR. ( Her zaman temiz ve mikropsuzdur. )
-UCUZDUR. (Emzirirken anneye ek olarak verilebilecek yiyeceklerin maliyetinin, bebeklere anne sütü yerine verilen mamanın maliyetinden 4-8 kez daha az olduğu bulunmuştur. )
-KULLANIŞLI, HER ZAMAN AYNI ISIDA VE BEBEK İÇİN HAZIR BİR BESİNDİR.
-SAĞLIKLA İLGİLİ ÇEVRESEL FAKTÖRLER AÇISINDAN DAHA EMNİYETLİDİR. (Raporlara göre anne sütündeki radyoaktivite , inek sütündekinin 1/5’i kadardır. Ayrıca inek sütünde insektisit ve pektisit kalıntıları daha fazla olması da olasıdır. )
-Anne sütü alan bebeklerin kognitif gelişim skorları formüla ile beslenen bebeklerden daha yüksek bulunmuştur. (≅ 3.2 puan )
-Anne sütü ile beslenen bebeklerle anneleri arasında kuvvetli psikolojik bağ vardır. Bu, çocukluk dönemindeki kişisel ve sosyal gelişimi etkilemektedir. (Bu bağın çocuk ihlali, terki kazaları ve başarısızlık oranını azalttığı ispatlanmıştır. )
-Anne sütünün BAKTERİOSTATİK özelliği vardır. ( Meme ucu bakteri ile bulaşmış olsa bile, biberonda olduğu gibi bakterilerin patojenik düzeyde çoğalması mümkün değildir. )
-TAMAMIYLA VE KOLAYLIKLA SİNDİRİLİR. (Anne sütünde bulunan Amilaz ve Lipaz , sütü henüz bebeğin ağzında ve midesinde iken absorbisyona hazırlar ve bebeğin midesinin kısa bir sürede boşalmasını sağlar.)
-Yenidoğanı enfeksiyon ve alerjilerden korur, mushil etkisiyle mekonyum temizlenir ve yenidoğan sarılığı önlenmiş olur, büyüme faktörleri ise immun sistemdeki işlevleri göz ardı edilemeyecek organımız olan BAĞIRSAKLARIN olgunlaşmasını sağlar.
Bebek açısından yararları sayılamayacak kadar çok olan anne sütünün aynı zamanda anne açısından da yararları oldukça fazladır.
Yapılan çalışmalarda anne sütünün anneye etkileri :
-3 aydan daha az emziren annelerde premenopozal dönemde meme kanserine yakalanma riski 2 kat daha fazladır.
-Hamile kalma riski artar.
-2 aydan daha az emziren annelerde over kanserine yakalanma riski %25 daha fazladır.
-hiç emzirmeyen kadınlarda 65 yaş üzerinde osteoporoz nedeni ile kalça kırıkları 2 kat daha fazladır.
FORMÜLA- MAMA İLE BESLENEN BEBEKLERİN HASTALIKLARA YAKALANMA RİSKİ İLE İLGİLİ ÇALIŞMALARDA ;
- İshal nedeniyle ölme riski 14.2 kat fazla bulunmuştur.
- Kanser gelişme riski 2 kat daha fazladır.
- Bağırsak hastalıkları daha yaygındır. ( ülseratif kolit,crohn hastalığı…)
- Bakteriyal enfeksiyonlar nedeniyle hastaneye yatırılma oranları fazla,
- Kulak enfeksiyonu geçirme olasılıkları daha fazladır.
- Nekrotizan enterokolitika gelişmesi doğumdan sonraki 30 hafta içerisinde 20 kat daha fazladır.
- Üriner enfeksiyon, pnömani ile ölüm riski daha fazladır.
- Diş sağlıkları kötü, kognitif gelişim skorları düşük ,görmeleri daha zayıftır.
- 2 aydan önce formüla ile beslenen bebeklerde diyabet gelişme riski 2 kat daha fazla bulunmuştur.
ANNE SÜTÜ VE İNEK SÜTÜ KARŞILAŞTIRILMASI
Anne sütü inek sütüne göre daha az oranda protein içerir. Fakat anne sütünün elzem aminoasit örüntüsü yenidoğan bebeğin bu aminoasitlere olan gereksinimini tam olarak karşılayacak şekildedir. ( NPU=%100 ÖRNEK KALİTE PROTEİN ) Hayvan sütleri proteininde kükürtlü elzem aminoasitler sınırlıdır. Bu durum hayvan sütü proteinlerinin insan vücudunda kullanım oranını düşürür.
Diğer yandan inek sütünde alerjik etki gösteren whey proteinlerinden β-laktoglobülin anne sütünde bulunmamaktadır.
Büyümeyi düzenleyen ve hücre membran bütünlüğünü sağlayan taurin aminoasiti anne sütünde( 0.46 mg/100 ml ) inek sütüne (0.1 mg/100 ml ) oranla daha fazladır.
Anne sütünde bulunan bebeği koruyan immün faktörlerden laktoferrin ( Fe-demir’i bağlar ve bakterilerin kullanmasını azaltır ), lizozim ( hücre duvarını tahrip eden bakterileri öldürür. ), immunoglobülinler inek sütünde ya eser miktarda yer alırlar ya da hiç bulunmazlar.
Anne sütü ve inek sütündeki yağ oranları birbirlerine çok yakındır fakat nitelik açısından anne sütü yağı daha uygundur.
Anne sütündeki toplam kül oranı inek sütüne göre 1/3 oranındadır. Bu, bebeğin böbreğini solüt yüklenmesinden korur.
Anne sütünde kalsiyum oranı inek sütünün 1/4 oranındadır fakat emilim oranı bebekte oldukça yüksektir ve bebeğin ihtiyacını karşılar.
Anne sütünün içeriğindeki demir ( 100 ml de 0.15 mg ) hiçbir yiyecekte ulaşılamayacak oranda ( % 60 ) emilerek bebeği anemiden korur.
Ayrıca anne sütü ; A,E,C vitaminleri, Niasin (B3 vitamini ) bakımından zengindir. Anne sütü alan bebeklerde ilk 6 ay dışardan C vitamini kaynağına ihtiyaç duyulmaz.
EMZİRME
Öncelikle anneler emzirmeye başladıklarında ilk gelen süt sulu ve verimsizdir. Bu annelerin korkuya kapılmasına, sütlerinin yetersiz geldiği düşüncesi ( yetersiz süt sendromu ) ‘ ne neden olmaktadır. Fakat salgılanan ilk süt protein ve bebeği dış etkenlere karşı koruyan immunoglobülinler bakımından oldukça zengindir.
Annenin bu emzirme süresi boyunca psikolojik durumu süt salgılanmasında etkilidir. Korkusu, yorgunluğu, üzüntüleri beslenme sıklığı ve kullandığı ilaçlar ( özellikle östrojen ,sedatif etki yapan ilaçlar ) anne de süt salgılanmasını olumsuz yönde etkiler.
SONUÇ VE ÖNERİLER
- Bebek doğumdan hemen sonra hatta doğum odasında emzirilmeye başlanmalıdır. Doğum sonrası bebeklere şekerli su, ek süt ve mama, su dahil vermekten kaçınılmalıdır. ( ilk 6 ay boyunca )
- Bebekler emme sırasında yutkunurken sütle hava yutarlar. Eğer ki midelerindeki gaz çıkarılmazsa bebekte karın ağrısı ve kusmaya yol açar. Emzirme sonra mutlaka bebeğin gazı çıkarılmalıdır.
- Emziren kadınlar beslenmelerine dikkat etmelidirler. Hem kendi fizyolojik ihtiyaçlarını karşılamak hem de süt salgılanması için gerekli olan enerji ve besin maddelerini yeterli ve dengeli almalıdırlar.
- Eğer ki bebekte inek sütüne alerji varsa anne diyetinde inek sütünü çıkarmalıdır.
- Emziren kadınlar sigara ve alkol kullanmamalı, çay ve kahve tüketimini sınırlandırmalıdırlar.
- Zorunlu ilaç kullanımı dışında ilaç kullanmamalıdırlar.
Cennet KAYA
Erciyes Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğrencisi[/vc_cta]