Türkiye Mezun Diyetisyen Sayısı ve Kamuya Diyetisyen İstihdamı Talebi
1962 yılından beri var olan Beslenme ve Diyetetik bölümü ilk mezunlarını 1966 yılında vermiştir. Günümüzde ise 76 üniversitede bulunan beslenme ve diyetetik bölümü diyetisyen yetiştirmeye devam etmektedir.
Her yıl mezun sayısı artarken sağlık bakanlığının 2012-2018 yılları içindeki diyetisyen istihdamı1 1656 kişi olup şuan da Sağlık Bakanlığı bünyesinde toplamda 1957 diyetisyen bulunmaktadır2.
Elde ettiğimiz verilere göre son 7 yılda 4. sınıf öğrencileri baz alınmadığında toplamda 15300 mezun diyetisyenin 1656’sı sağlık bakanlığı tarafından istihdam edilmiştir. Dolayısıyla mezunların yalnızca %10.8 ‘i devlet tarafından istihdam edilmiştir. Mevcut 15.300 diyetisyen sayısının bu yıl ve önümüzdeki yıl mezunları da eklendiğinde 23.204‘ ü bulması öngörülüyor. Yani 2018-2019 ve 2019-2020 mezunlarıyla birlikte mezun diyetisyen sayısının 7904 kişi artması beklenmektedir.3
Türkiye’ de diyetisyen istihdamı bu denli düşük oranlarda iken Dünya sağlık Örgütü ( WHO) 2018 Avrupa Sağlık Raporu’na göre Türkiye Avrupa’nın en obez ülkesi olarak kayıtlara geçmiştir.4
Avrupa’nın En Obez Ülkesi Seçildik
Türkiye Diyabet Cemiyeti’nin yapmış olduğu TURDEP-1 çalışmasından 10 yıl sonra yapılan TURDEP-2 ‘ye göre diyabet oranının %90 arttığı görülmüştür.5
Aynı zamanda TURDEP-1 çalışmasında Türkiye’ de prediyabet prevalansı %6.7 iken TURDEP-2 çalışmasında %30.4 e yükseldiği saptanmıştır.5
Son 20-25 yıllık süreçte yetişkinlerde olduğu gibi çocukluk çağı obezitesinde de eş zamanlı artışların görüldüğü ve epidemiyolojik boyutlara ulaştığı çalışmalarla gösterilmiştir. Şişmanlık/obezite oranı çocuklarda 2020’lerde %30-50 oranında artacağı tahmin edilmektedir. Yakın gelecekte bu sorunun çok büyük sosyoekonomik ve halk sağlığı yükü oluşturacağı bildirilmiştir.6
Beslenme tedavisinin doğrudan etkilediği hastalıkların prevalasındaki bu artışa rağmen Türkiye’de bulunan 851 hastanenin 650 tanesinde diyetisyen bulunmaktadır.
Kamu bünyesinde hizmet veren diyetisyen sayısının azlığı insanların doğru ve güvenilir bilgiye ulaşmasını yetersiz kılmaktadır.
Bilgi kirliliği giderek artmaktadır. Bu durum zayıflama hapları, zayıflama çayları, yanlış detokslar vs… gibi insan sağlığını hiçe sayan gayri resmi yolların önünü açmaktadır.
Hükümetimiz Türkiye’yi Avrupa ve Batı Asya’nın sağlık üssü haline getirmek için girişimlerde bulunma kararı aldı. Bu noktada AB Ülkelerinde 100 bin kişiye düşen diyetisyen sayısı 16-24 arasında değişiyorken bu oran ülkemizde 100 bin kişiye 5 diyetisyene kadar düşmektedir. Bu girişimlerde diyetisyen sayısındaki yetersizlik göz ardı edilmemelidir.
Obezite ile mücadelede açılacak olan obezite merkezi sayısının artırılmasını ve buralarda aktif hizmet verecek olan diyetisyenlerin kamudan bulunan diyetisyenlerin kaydırılması ile değil atanmayı bekleyen diyetisyenlerin istihdam edilmesiyle karşılanmasını talep ediyoruz.
Ayrıca Aile Sağlığı Merkezlerine (ASM) sağlık taraması testi getirilerek güzel bir adım atılmıştır. Fakat bu sistemden tam anlamıyla verim alınabilmesi için sonuçlar hekim tarafından değerlendikten sonra bireyin tedavisine uygun doğru beslenme programı diyetisyenler tarafından hastaya uygulanmalıdır. Herkesin mahallesinde bir aile diyetisyeni olması artık bir ihtiyaç haline gelmiştir.
Buna karşın ASM’lerde gebelere, emziklilere eğitimler anne çocuk hastalıklarındaki her türlü beslenme tedavisini ve yaklaşımını 4 yıllık lisans eğitimiyle tamamlamış olan diyetisyenler tarafından değil ebeler veya hemşireler tarafından verilmeye çalışılmaktadır.
Kamu bünyesinde çalışan diyetisyen yetersizliği sebebiyle polikliniklerde tıkanıklık yaşanmaktadır. Çoğu zaman 4-5 hastaya aynı anda bakılmak zorunda kalınması sebebiyle hasta ve diyetisyen için verim düşmektedir. Randevular bazen 1-2 ay sonraya verilmek zorunda kalındığı için hastanın diyete uyumunun takibi zorlaşmaktadır.
Oysa Sağlık Bakanlığı diyetisyen el kitabında hastanın motivasyonunun, diyete uyumunun sağlanması ve değerlendirilmesi için mümkün olduğu kadar sık görüşme yapılması önerilmektedir.12
Centers For Medicare & Medicate Services önerilerine göre ilk ay için haftada bir, 2-6. ay için 15 günde bir 7-12. aylarda ayda bir yüz yüze görüşme önerilmektedir. İlk görüşmede genel olarak 1 saate ihtiyaç duyulduğu sonraki görüşmelerde 20-30 dakikaya ihtiyaç duyulduğu belirtilmiştir.11
Tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda Aile Sağlığı Merkezlerinde diyetisyen bulunması obezite tablosunun düzeltilmesi, kalp damar hastalıkları, inme, hipertansiyon, tip2 diyabet, kanser, osteoartirit, safra hastalıkları , reflü, solunum yetmezliği gibi hastalıkların prevalansının azaltılması özetle halk sağlığının iyileştirilmesi için etkili bir adım olacaktır.8
Aynı zamanda palyatif, onkoloji, hematoloji, kalp damar, yanık ünitesi, diyaliz, nefroloji servislerinde diyetisyen bulunması gerekirken kamu bünyesinde bulunan diyetisyenler mutfak ve polikliniklerdeki görevlerinden ötürü servise yetişememektedir.
Oysaki ASPEN çalışmalarında paranteral beslenmede diyetisyenin etkin görev alması hataları ve komplikasyonları azaltmıştır. ASPEN enteral paranteral beslenme yapılan her birimde en az bir diyetisyen bulunmasını önermektedir.9
Diyetisyenler daha çok obezite, ağırlık denetimi konusunda anılıyor olsa da ; Kardiyovasküler aterosklerotik hastalıklarda beslenme tedavisi, hipertansiyonda beslenme tedavisi, metabolik sendrom beslenme tedavisi, diabetes metillus beslenme tedavisi, kanserden korunma ve kanserde beslenme tedavisi, gastrointestinal sistem hastalıkları beslenme tedavisi, böbrek hastalıklarında beslenme tedavisi, Karaciğer hastalıkları beslenme tedavisi , romatizmal hastalıklarda beslenme tedavisi, enfeksiyon hastalıklarında beslenme tedavisi, nörolojik hastalıklarda beslenme tedavisi, psikiyatrik hastalıkların beslenme tedavisi, cilt hastalıkları beslenme tedavisi, enteral paranteral beslenme, preamatüre bebeklerde beslenme, protein- enerji malnutrüsyonu (PEM) beslenme tedavisi, emilim bozuklularında beslenme tedavisi, gastroenteritler beslenme tedavisi, doğuştan metabolizma hastalıkları tedavisi, doğumsal kalp hastalıkları beslenme tedavisini gerçekleştiren meslek grubudur. Aynı zamanda toplu beslenme kurumlarında beslenme programını hazırlayan besin güvenliğini sağlayan meslek grubudur.
Bunlara ek olarak Milli Eğitim Bakanlığının Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı 9 sayılı kurul kararı gereğince yiyecek içecek hizmetleri öğretmenliği branşı istihdamında besin teknolojisi öğretmenliği, aile ekonomisi ve beslenme öğretmenliği, gastronomi ve mutfak sanatları bölümü, yiyecek içecek işletmeciliği bölümü ve beslenme ve diyetetik bölümüne tercih hakkı verilmiştir. Ancak bu 5 bölüm arasından sadece beslenme ve diyetetik bölümü mezunu ve pedagojik formasyona da sahip kişilere öncelik koşulu koyulmuştur. Bu öncelik koşuluna göre beslenme ve diyetetik bölümü mezunu biz diyetisyenler KPSS genel kültür genel yetenek ve eğitim bilimleri sınavlarından yüksek puan alsak dahi diğer 4 bölüm mezunlarının ataması yapılmadan bizim başvurumuz değerlendirmeye alınmamaktadır.
Milli eğitim bakanlığı 2018 kasım sözleşmeli öğretmenlik atamasında yiyecek içecek hizmetleri öğretmenliğine 20 kadro açmıştır Yiyecek içecek hizmetleri branş sıralamasında Türkiye derecesi yapan ilk 20 de olan birçok diyetisyen ise bu öncelik koşuluna takılarak mağdur olmuş ve ön başvuruları değerlendirmeye alınmamıştır. Ön başvurular sonucu yiyecek içecek hizmetleri öğretmenliği 77 taban puanıyla kapanırken 88 puan alan ve başvuran diyetisyenler açıkta bırakılmıştır.10
Beslenme her canlının yaşamının devamı için elzemdir. Doğru beslenme tedavisinin bütün hastalıklarda doğrudan veya dolaylı olarak olumlu etkisi vardır. Bizler öğrencilik eğitimimiz boyunca hep çalışan emek veren başarılı öğrenciler olduk. Diyetisyenler olarak yüksek puanlarla bölüme yerleşerek lisans eğitimimizi tamamladık. Hepimiz ciddi emekler verdik. Emeklerimizin karşılığını almak istiyoruz.
En dinamik genç yaşlarımızda işsizlik nedeniyle evlerimizde boş boş oturmaya mahkum olduk. Bu durum hepimizin psikolojisini yıprattı. Ailelerimize karşı mahcup haldeyiz. Özel sektör tıkanmış durumda asgari ücretin altında maaşlarla bile iş bulamıyoruz.
Ülkenin eğitimli çalışkan gençleri vatanına hizmet etmek yerine işsizlik nedeniyle boşluğa bırakılmış ve bizler maddi ve manevi olarak yıkılmış durumdayız. Bakanlığın dinamik ve nitelikli gençlere sahip çıkmasını ve alım sayımızı artırmasını talep ediyoruz.
Kaynakçayı buradan indirebilirsiniz.