Diyabet nedir?
Halk arasında şeker hastalığı diye bilinen diyabet; vücutta pankreas adı verilen organın salgıladığı insülinin herhangi bir sebeple az salgılanması, salgılanmasında bir bozukluğun oluşu ya da salgılanmasına rağmen etkisinin eksikliğine bağlı olarak, kan şekerinin kronik bir şekilde yükselmesiyle seyreden, metabolik bir bozukluktur.
Diyabet Tanı Kriterleri
1)Kan glukozu ölçümünde referans yöntem olarak venöz plazmada glukoz oksidaz yöntemi kullanılmalıdır.
(2) Açlık plazma glukozu için en az 8 saat açlık gereklidir.
(3) Rastlantısal plazma glukozu, gıda alımına bağlı olmaksızın günün herhangi bir saatinde ölçülebilir. (4) OGTT 75 g oral glukoz alımı ile yapılmalıdır.
(5) Plazma glukoz ölçümüne göre tam kan glukoz ölçümü %11, kapiller glukoz ölçümü %7, serum glukoz değeri %5 civarında daha düşük bulunur.
(6) HbA1c, ancak uluslararası standardize edilmiş yöntemlerle ölçüm yapıldığında tanı testi olarak kullanılabilir. Ülkemizde henüz HbA1c ölçüm testleri standardize edilemediği için tek başına tanı testi olarak kullanımı önerilmez.
(7) HbA1c testi anemi, hemoglobinopati, gebelik varlığında, C ve E vitamini gibi antioksidan kullanımında tanı testi olarak kullanılamaz.
(8) Diyabet tanısında kullanılan OGTT ve A1C’nin tanı değeri olarak birbirine göre üstünlüğü yoktur.
Klinik Bulgu ve Belirtiler
Ağız kuruluğu, polifaji, polidipsi, poliüri, kilo kaybı, bulanık görme, ayaklarda uyuşma, karıncalanma, yanma, idrar yolu enfeksiyonları, vulvovajinit, mantar enfeksiyonları, kaşıntı, ciltte kuruma, yorgunluk.
Sınıflandırma
1997 yılında Dünya Sağlık Örgütü ve Amerikan Diyabet Birliği, diyabet için yeni bir sınıflama üzerinde anlaştı. En sık görülen diyabet formları Tip1 diyabet ve Tip2 diyabetlerdir. Tip1 diyabet tipik olarak çocukluk veya ergenlikte ortaya çıkar, ancak yakın zamanda erişkinlerin de, bazı vakalarda 40 veya 50’li yaşlara kadar, bu forma yakalanabileceği anlaşılmıştır. Tip2 diyabet esas olarak yaşlıların hastalığıdır, ancak obezite hızı arttıkça, daha fazla genç erişkin ve hatta ergende hastalığın bu formunun tanısı koyulmaktadır. Diğer diyabet tipleri gestasyonel diyabet (gebelik diyabeti), pankreasın operasyonla alınması sonrası oluşan diyabet, ve genetik diyabetin nadir formlarıdır.
Tip 1 Diyabet
Pankreasta ilerleyen beta-hücre yıkımına yol açan bir dizi olay sonucu insüline bağımlı diyabetin ortaya çıktığı diyabet tipidir. Genellikle otoimmun kaynaklı olarak gelişen hastalığın, çoğunlukla çocukluk çağı ve genç erişkin yaşlarda ortaya çıktığı bilinmektedir. Tip 1 diyabet sürecini otoantikor ölçümü ile metabolik anormallikler henüz başlamadan erken dönemde ortaya çıkarmak mümkündür. Tüm dünyada her yıl 50,000 yeni tip 1 diyabet tanısı konulduğu belirtilmekle birlikte epidemiyolojik araştırma verilerinin dünya nüfusunun ancak %5’ine ait olduğu belirtilmektedir. Tip 1 diyabetliler tüm diyabetlilerin yaklaşık %5-10’unu oluşturmaktadır. Genellikle 30 yaşından önce başlar. Polidipsi, poliüri, kilo kaybı gibi diyabet belirtileri şiddetlidir. Ketoasidoz koması, hipoglisemi gibi akut komplikasyonların çok yaşandığı diyabet tipidir. Hastalığın ortaya çıkışını hızlandıran faktörler olarak bazı virüs enfeksiyonları (kabakulak, konjenital rubella gibi), beslenme özellikleri (bebekleri inek sütü ile besleme), toksinler ve stresten bahsedilmektedir.
Tip 2 Diyabet
Dünyada en sık rastlanan diyabet tipidir. Tüm diyabetlilerin yaklaşık %90’ı Tip 2 diyabetlidir. Diyabet epidemiyolojisi çalışmaları tip 2 diyabetin çocukluk dönemi de dahil olmak üzere her yaş grubunda artan sıklığını göstermektedir. Tip 2 diyabet genellikle 40 yaşından sonra ortaya çıkan, yaş arttıkça görülme sıklığı artan, diyabet belirtilerinin hafif olduğu, bazen de hiç olmadığı, kronik komplikasyonların sık görüldüğü diyabet tipidir. Tip 2 diyabet obezite, dokularda insülinin kullanılamaması (insülin direnci) ve insülin sekresyon bozukluğu ile karakterizedir. Doymuş yağdan zengin beslenme, hareketsiz yaşam ve obezite tip 2 diyabet sıklığı ile yakın ilişkisi olan faktörlerdir.
Gizli şeker nedir?
Tip II diyabette hastalığın gelişimi yavaş yavaş olduğundan, belirtiler başladığında hastalık genellikle en az 5 yıllıktır. Bu nedenle şekere yakalanma riski olanlar düzenli olarak kendilerini izlerlerse erken dönemde teşhis konabilir. Bazı hastalar ise hiç bir belirti göstermemekte, tesadüfen yapılan kan şeker tahlili ile tanınmaktadır.
Halk arasında gizli şeker adı ile bilinen durum ise bundan farklıdır. Gizli şeker tıpta “bozulmuş glukoz toleransı” adı ile bilinir. Şeker hastalığı değildir. Şeker yükleme testi ile tespit edilir. Kan şekeri açlıkta 100 mg/dL’yi geçmemiştir. Ancak şeker yüklemesini takiben 2. saatte ölçülen kan şekeri 140-199 mg/dL arasındadır. Bu hastaların şeker hastası olma ihtimali yüksektir.
Öğr. Dyt. Özge Tokcael
Kaynakça