Yazar : Mine YAZICI
mineyazici4535@gmail.com
Yakın zamana kadar psöriyasiste diyetin rolü göz ardı edilmekteydi. Günümüzde psoriasis; çevresel ve genetik bileşenleri içeren deri, saçlı deri, tırnak ve eklemlerin etkilendiği, ataklar ve remisyonlarla seyreden karmaşık kronik inflamatuvar sistemik bir hastalık olarak tanımlanmaktadır. Psoriasisin dünyada görülme sıklığı %1-4,8 iken, Türkiye’de tüm dermatolojik hastalıkların %1,3’ünü oluşturduğu bilinmektedir. Genetik yatkınlığın yanında fiziksel travma, enfeksiyonlar, stres, ilaçlar, alkol ve sigara kullanımı tetikleyici faktörler arasındadır. Beslenme durumu ve günlük tüketilen diyetin içeriği psoriasisin etyoloji ve patogenezisinde rol oynamaktadır. Enerjisi düşük, doymuş yağ asitlerinden fakir, çoklu doymamış yağ asitlerinden zengin diyetlerin psoriasis tedavisinde olumlu etkileri bulunmaktadır. Diyetlerinde daha çok n-3 doymamış yağ asitleri bulunan Japonlar, Norveçliler ve Eskimolarda psoriasis görülme sıklığı düşüktür. Buna karşın bitki ve hayvan yağları yani n-6 yağ asitlerinden zengin beslenen bireylerde psoriasis daha sık görülmektedir . Uskumru, sardalya, somon, sardunya, tütsülenmiş ve taze ringa balıkları gibi yağlı balıkları günlük diyette tüketiminin psoriasis tedavisinde adjuvant tedavi olarak faydalı olacağı sonucuna varılmıştır. Psoriasis tedavisinde taze meyve ve sebzelerin tüketilmesiyle yüksek düzeyde karotenoid, flavonoid ve C vitamininin alımının yararlı olabileceği ifade edilmektedir . Hastalık durumlarında hücrelerde oksidatif stres ve ardından reaktif oksijen türleri artmaktadır. Yetersiz antioksidan bileşiklerinin tüketimi ve gereksinimin artması psoriasis şiddeti ile ilişkili olabileceği ifade edilmektedir. Demir, çinko ve bakır içeren metalloproteinler, psoriatik lezyonlarda reaktif oksijen türlerinin katalizlenmelerini ve zararlı etkilerini azaltmaktadır.Psoriasisli hastaların selenyum seviyelerinin düşük olduğu ancak selenyum tek başına değil, kombine antioksidan tedavisiyle beraber kullanıldığında hastalığın klinik seyrinde yararlı olabileceği bildirilmektedir. Alkol tüketimi psoriasiste beslenme ve prognozu olumsuz etkilemekte ve sakınılması gerekmektedir. Psoriasisli hastaların beslenme durumlarını irdeleyen antropometrik ölçümler, beslenme alışkanlıkları, günlük enerji ve besin öğesi tüketim durumlarına yönelik kapsamlı çalışmalara ihtiyaç vardır. Öncelikli olarak psoriasisli hastaların beslenme durumu tespiti için antropometrik ölçümler, besin tüketim kayıtları, hastalık ve beslenme öyküsü alınmalı ve rutin kontrollerle beslenme durumları takip edilmelidir. Hastaların ağırlık kontrolü sağlayacak yeterli ve dengeli beslenme programları düzenlenmelidir. Aynı zamanda bu beslenme programları bireylerin yaş, cinsiyet, fiziksel aktivite, beslenme alışakanlıklarının yanında psoriasis türü ve şiddeti, yandaş hastalıklar gibi etkenler gözeterek planlanmalıdır. Hastaların belirli aralıklarla takibi hastalık şiddetinin azaltılması, komplikasyonların önlenmesi ve hastalığın iyileşme sürecine katkı sağlayabilir.
Yazar : Mine YAZICI
mineyazici4535@gmail.com
Kaynakça
http://www.turkdermatolojidergisi.com/makale_8993/Psoriasis-Ve-Beslenme-Iliskisi
http://cms.galenos.com.tr/FileIssue/20/817/article/81-85.pdf