Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi olarak 16 Ocak Çarşamba günü yayınladığımız ‘Ambalajlı Su Raporu-1” isimli çalışmamıza, başta tüketiciler ve medya olmak üzere kamuoyundan çok ciddi ilgi ve destek gördü. Buna mukabil Sağlık Bakanlığı ile su sektöründen de eleştiriler geldi.
Amacımız bağcıyı dövmek olmadığı için tarafımıza ulaştırılmasa da ulaştığımız eleştirileri sitemizde yayınladık ve yayınlamaya da devam edeceğiz. Herkesin eleştirilerimize karşı cevap verme hakkına saygı duyuyoruz ve duymaya da devam edeceğiz.
SAĞLIK BAKANLIĞI ‘AKIL DIŞI’ DEDİ VE BİLİMSEL BULMADI
Sağlık Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği tarafından yapılan basın açıklamasında; “Söz konusu rapor Bakanlığımızca da incelendi; verilerin kaynağı, analiz metodu, analizi yapanların yetkinliği, laboratuar Koşulları vb. değerlendirildiğinde raporun bilimsel bir dayanaktan yoksun olduğu görülmüştür. Bilimselliği tartışmalı bir rapora dayanılarak haksız yere kamuoyunda infial uyandırmaya çalışmak etik bir davranış değildir” denildi.
Bakanlık tümüyle kendi verilerine dayanan raporumuzu ‘akıl dışı’ olarak itham etmiş ve ‘bilimsel’ bulmamış.
Ne var ki raporumuza kaynaklık eden tüm veriler Sağlık Bakanlığı personelince alınmış numuneler olup,analizlerde Sağlık Bakanlığı’nın laboratuarlarında yapılmış resmi analizlerdir. Eğer sonuçlarda bir ‘akıl dışılık’ var ise bu ‘akıl dışılık’ analiz çalışmasının yapanlara aittir. Üstümüze alınmıyoruz.
BAKANLIK NE YAPMALIYDI?
Raporumuzda asıl eleştiri sektörde faaliyet gösteren firmalardan ziyade, su konusunda düzenleme ve denetleme yetkisine sahip olan Sağlık Bakanlığı’na yöneliktir. Bu eleştirilerimiz rapor metninde de ifade edildiği üzere ilk kez yapılmamaktadır. Kurulduğumuz günden bu yana Bakanlığı tüm olumlu adımlarını destekledik, yanlış bulduğumuz adımlarını ise eleştirdik. Eleştiri yapmak bizim en tabiî hakkımız iken, üstlendikleri sorumluluk gereği toplumun sağlığını korumak onların anayasal sorumluluklarıdır. Kamuoyumuz kimin sorumluluklarını ne ölçüde yaptığının takdiri en iyi şekilde yapmakta ve bundan sonra da yapacaktır. Bakanlığın her eleştiriden bir ders çıkarmak yerine cevap yetiştirmeye çalışmasının takdirini de toplum yapmaktadır.
Ticari faaliyetlerden ziyade tüketicinin yani toplumun sağlığını önceleyen bir Bakanlıktan beklenen raporumuzla ilgili veri taleplerini reddetmek değil, işbirliği yapmaktı. Bunu yapmadılar. Raporumuzu yayınladıktan sonra yapmaları gereken ise bizimle iletişime geçerek metodolojimizi ve bulgularımızı paylaşmamızı istemeleri sorumlu yöneticiliğin koşuluydu. Ne yazık ki bunu da yapmadılar. Bizimle hiçbir temas kurmadan itham etmiş olmaları iyi niyetle yorumlanması güç beyhude bir çabadır.
Bu vesileyle sormak isteriz: Sayın Bakan, su firmaları bu kadar temiz idiyse birkaç ay önce 150 kadar firmayı neden teşhir etmiştiniz? O zaman mı yanlış yaptınız yoksa bu son açıklamada mı?
SU SEKTÖRÜ İŞADAMLARI DERNEKLERİNDEN TEPKİLER
Raporumuza yönelik ‘Su Sanayicileri Üreticileri Derneği’ ile ‘Ambalajlı Su Üreticileri Derneği’ sitelerine açıklama girdiler. Biz de hiçbir komplekse girmeden açıklamalarını olduğu gibi sitemizde yayınladık. Üstelik kullandıkları dildeki nezaket nedeniyle teşekkürlerimizi dile getirdik.
‘Jandarma Asayiş Vakfı’na ait bir işletme olduğu anlaşılan ve ‘Jandarma Asayiş Vakfı’nı Destekleme A.Ş.’’ye ait olan Javsu markası sitesine açıklama koyan ilk sektör firması oldu. Firma yaptığı açıklamada kendini markasını savunmuş ve tazminat davası açacağını ifade etmiştir. Derneğimizi ağır bir dille eleştirmiş olmasına karşın yine bu açıklamada ifade ve imla hatalarına dokunulmadan olduğu gibi sitemizde yayınladık.
Bunun yanı sıra Gıda Hareketi’ne telefonla bazı firmalar kendilerini ‘mafya’ olduğunu dile getirerek tehdit etmiş, ağır ve edebe mugayir küfürler yapmışlardır. Bu firmaların telefon ve isim bilgileri tarafımızda olup, ilgili makamlara gerektiğinde ulaştırılacaktır.
E-Posta yoluyla tarafımıza eleştiren firmalar, kendilerinden veri istendiğinde de aynı saygısız üslubu tercih etmiş, yerel işletmelerdir. Bu tepkilerini markaları hakkındaki analiz sonuçlarının tüketiciye ulaşması konusundaki tedirginliklerine verip üzerinde durmuyoruz.
AKADEMİK TEPKİLER
Raporumuz akademik çevrelerden çok önemli miktarda olumlu tepki almıştır. Özellikle jeoloji ve çevre mühendislikleri hocalarının gösterdiği ilgi ve destekleri için teşekkür ediyoruz. Su firmaları ile Bakanlık çalışmamızı ‘bilimsel’ bulmaz iken bilim adamlarının bilimsel bulmaları da oldukça önemli bir sonuçtur.
İDDİALARA GELİNCE
Raporumuzun sektöre zarar verdiği ve haksızlık yapıldığı iddiaları mesnetsiz ve asıl ithamlardır. Asıl Sağlık Bakanlığı markalara göre farklılıklar gösterse de içerisinde 30’a yakın kimyasal, biyolojik veya radyoaktif kirlilik bulunan suların satışına izin vererek toplum sağlığına zarar vermektedir. Sektörün büyüklüğü ve başarısı hepimizin başarısıdır. Ancak sektörün başarısı için toplum sağlığı gözardı edilemez. Yirmili yaşlardaki sağlıklı bir erişkin için kısa aralıkta zarar vermeyeceği iddia edilen doz (masalı), yani suda hiçbir şartta olmaması gereken siyanür ve arsenik gibi toksik maddeleri içeren suları hamilelerin, bebeklerin, kanser ve diğer hastalığa yakalanmış insanların, yaşlıların da içtiği unutulmamalıdır. Türkiye’de mide kanseri konusunda dünya birincisidir. Buda işlenmiş gıdalarında yanı sıra adeta birer ‘nitrit’ ve ‘nitrat’ deposu olan suların toplum sağlığını ne hale getirdiğini göstermiyor mu?
Bu kirleticiler firmalarca eklenen kirleticiler olmadığı herkesin malumudur. Su kaynaklarının işletmecileri ticari firmalar ise de sahipleri genellikle İl özel idareler veya diğer kamu kurumlarıdır. Bu kaynaklarınevsel, endüstriyel ve tarımsal atık ve kirleticiler ile maden kaynak ve ocaklarından sızmaların yol açtığı herkesin malumudur. Kamu kurumlarının asli görevi ticaret olmayıp, toplum sağlığını korumaktır. Su canlılar için vazgeçilemez bir besin ise, bu kaynakları korumak, Sağlık, Çevre, Tarım, Sanayi, Ticaret, Orman, Savunma Bakanlıklarının asli ve ertelenemez görevlerindendir. Bu mercilerin bu konudaki görevlerini tam manasıyla yaptıkları söylenebilir mi? Daha da önemlisi acaba bu bakanlıklar kendilerini bundan sorumlu addetmekte midirler?
ARTI PUAN ALAN FİRMALAR
Bazı sorumsuz ve kötü niyetli işletmeciler yazdıkları yorumlarla kaynağı daha temiz görünen firmalarla tarafımız arasında ekonomik bir ilişki olduğu şeklinde mesnetsiz ve ahlaksız iftiralar yapmaktadırlar. Elbette herkes raporumuzla ilgili dava açabilir. Biz hiç kimseyi yasal haklarından engelleyecek bir güce sahip değiliz. Ancak bize bu iftiraları yapanlar unutmamalıdırlar ki bu çirkin iftiraları kendilerine hukuksal anlamda çok pahalıya patlar.
Artı puan almış firmaların hiçbiri içilmeyi hak eden ideal sular değildir. Bunu raporumuzda ve televizyon yayınlarında da özellikle vurguladık ve yine tekrarlıyoruz. Onların artı puan almış olmaları iyi olduklarını değil, kirlilik nispetlerinin azlığını gösterir. Tabloda görüleceği üzere kirlilik onlarda da mevcuttur. Eğer temiz olsalardı +100 puan alacaklardı. Böyle temiz bir su markası olsaydı toplum sağlığı için onu önermekten de geri durmazdık. Biz tablonun neresinde yer alırsa alsın tüm firma ve markalara uzaklık ve yakınlığımız ve dahi ilişkimiz aynıdır. Onların tümünden de herhangi bir açıdan bağ kuran müfterilerden de beriyiz.
ARITMA PROPAGANDASI YAPAN KANAL!
Muhafazakar bir medya grubuna bağlı televizyon kanalı Gıda Hareketi’nin raporuna dair haberleri sık sık verip, ardında da kendi pazarlama şirketinin pazarladığı su artıma cihazının tanıttığı görülmüştür. Adı geçen kanalın fırsatçılığını ahlakî bulmamız mümkün değildir. Raporumuzda ve yayınlarda da belirttiğimiz üzere tekrar hayırlatıyoruz ki; arıtma cihazı kullanılmasını doğru bulmuyoruz. Eğer bu çözüm olsa idi su firmaları kaynaklarını daha büyük cihazlarla arıtır ve kirlilikten kurtarırdı. Unutulmamalıdır ki; su arıtma cihazları suyu fakirleştirerek sudan beklenen yararı yok eder. Bu da başkaca sağlık sorunlarına yol açabilir.
BİZ KİMİZ VE NE İSTİYORUZ?
Bizim kim olduğumuzu kavrayamamış kimseler ‘siz de kim oluyorsunuz’ kabilinde tepkiler veriyorlar. Onlar toplumun ortak menfaati ve Allah için çalışmanın ne olduğunu nereden bilebilirler? Onların belli ki tek bir amacı var sadece para kazanmak! Oysa biz, insan ve çevreye zarar veren dünyanın en büyük küresel güçleriyle de, yereldeki küçük bir işletmenin zararlı faaliyetiyle de mücadele etmek için yemin etmiş, gönüllüleriz. Ömrümüz de bu uğurda geçti. Bu değerlerden uzak olanlar ne bilsin bizi.
Lakin o kimseler bilmelidir ki; biz onların da yaşadığı dünya ve tükettiği ürünlerinde temiz olması, sağlıklı olması için kıt imkânlarımız ama güçlü irademizle mücadele eden insanlarız. Bizi merak edenler; açıklamalarımız, makalelerimiz, konuşmalarımız ve kitaplarımıza müracaat ederlerse kim olduğumuzu öğrenirler. Hakkımızda açılan tazminat davalarını kaybedip, tazminat mahkûm olan oda başkanları ile milletvekillerinden de sorabilirler.
Onlar bilmeliler ki bu su sektörü için bir başlangıç. Hep takipte olacağız. Çok yakında;
a) 81 ilin su raporunu yayınlayarak belediyelerin içirdiği zehirli suları teşhir edeceğiz.
b) Bunu maden suları raporumuz izleyecek.
c) Kirli kuyu suları kullanılarak üretilen meşrubatlar ve diğer içecekler ve yiyecekleri de takibe alacağız.
d) Radyasyon uygulanan gıdalara ait raporumuzu, yasak olmasına rağmen hala ithaline izin verilen DDT raporumuz izleyecek…
Su derneklerinden raporumuza tepki
Açıklama ve gelişmeler için: http://www.gidahareketi.org/Gida-Hareketi-nden-Su-Raporu-Tepkilerine-Cevap-1632-haberi.aspx