İnsülin Direnci Nedir?
Diyetisyen E. Kübra ZEYDANLI
kubrazeydanli@gmail.com
Son zamanlarda insülin direncini sık sık duyar olduk. Pek çok hastalığın temelini oluşturan insülin direnci, vücutta yağ oranının artışıyla ve/veya bireyin kötü beslenme alışkanlıklarıyla ortaya çıkıyor.
İnsülin, kanda bulunan şekerin (glikoz) hücrelere girmesini ve hücrelerde enerji olarak kullanılmasını ya da depolanmasını sağlayan hormondur. Özellikle yemeklerden sonra yükselen kan şekerini dengelemek için pankreastan insülin salgılanır. İnsülin vücudun tüm hücrelerinde bir anahtar görevi görerek hücrelerin kapısını glikoza karşı açık hale getirir. Böylece kan şekeri dengelenir hücreler de enerji ihtiyacını karşılar. İnsülin direncinde ise yine yükselen kan şekeri pankreastan insülin salgılanmasına sebep olur ama hücreler insülini tanımakta zorlanır. İnsülinin bir anahtar olduğunu düşünürsek hücrede kilide benzettiğimiz kısımlarda bir bozulma olduğu için anahtarla kilit uyuşmaz ve glikoza kapı açılamaz. Bu durumda hücrenin glikoza kapıyı açması için daha fazla insüline ihtiyaç olur ve kanda insülin seviyesi olması gerekenin üzerine çıkar.
İnsülin Direnci Neden Önemlidir?
Bugün bilim insanları biliyor ki pek çok hastalığın temelinde insülin direnci bulunuyor. Bu hastalıkların başında: Şeker hastalığı (tip 2 diyabet), yemekten sonra kan şekeri düşüklüğü (reaktif hipoglisemi), obezite, hipertansiyon, kolesterol, kalp damar hastalıkları, iç organlarda yağlanma, kanser (özellikle meme ve prostat kanseri), gut hastalığı, depresyon, uyku apnesi, karaciğer ve böbrek sorunları, Alzheimer gelmektedir.
İnsülin Direnci Neden Oluşur?
- Vücutta yağlanmanın artışı insülin direncini artırır. Özellikle bel çevresi yağlanma ve organlarda yağlanma insülin direncine sebep olur. Çünkü bu bölgelerdeki yağ hücreleri insüline karşı daha duyarsızdır. İnsülin direnci vakalarının %80’inin sebebi yağ dokusunun artışı olarak düşünülmektedir.
- Kötü beslenme alışkanlıkları bireyde yağ oranı normal olsa bile insülin direncine neden olabilir. Yapılan pek çok çalışma doymuş (katı) yağ tüketiminin hücrelerdeki insülin direncini artırdığını göstermiştir. Yağ ve şeker oranı yüksek diyetler, hızlı sindirilen karbonhidratlar, hazır besinler, fruktoz ve mısır şurubu, fazla kafein alımı gibi beslenme alışkanlıkları da insülin direncini artırmaktadır.
- Yaşam tarzı insülin direnci oluşumunu artırabilir. Düzensiz uyku, stres, hareketsiz yaşam, alkol-sigara kullanımı başlıca sebeplerdendir.
- Bazı ilaçlar insülin direncine neden olabilir. Örneğin; kortizon, doğum kontrol hapları, östrojen-progesteron ilaçları, tiazit diüretik ilaçlar(tansiyon tedavisinde kullanılır), bazı depresyon ilaçları vb.
- Bazı hastalık durumlarında insülin direncinin görülme ihtimali daha yüksektir. Polikistik over sendromu, erkeklerde testeron azlığı, obezite, kolesterol yüksekliği vb.
İnülin Direnci Belirtileri Nelerdir?
- Yorgunluk, halsizlik
- Doyamama, sürekli yeme isteği
- Tatlıya düşkünlük
- Kilo vermede zorlanma
- Terleme
- Unutkanlık, konsantrasyon sorunları
- Özellikle yemekten sonra uyku hali
- Özellikle bel çevresinde yağlanma (Bel çevresi kadınlarda 80 cm, erkeklerde ise 94 cm üzerindeyse risk vardır.)
İnsülin direnci nasıl anlaşılır?
Açlık durumunda verilen kanda glikoz ve insülin düzeylerine bakılır. Glikoz ve insülin arasındaki ilişkiyle HOMA-IR dediğimiz değer hesaplanır. (açlık kan şekeri x açlık insülin /405) Hesaplanan değerin 2,5 üstü olduğu durumlarda insülin direnci varlığı söz konusudur.
İnsülin Direnci Nasıl Tedavi Edilir?
HOMA-IR sonucuna göre doktorlar tarafından ilaç tedavisi uygulanabilir veya sadece kişiye yaşam tarzı değişikliği önerilebilir. İlaç tedavisi olsun veya olmasın insülin direnci olan bireylerde tıbbi beslenme tedavisi şarttır. Bireylerin kilo vermesi ise özellikle bel bölgesi ve organ çevresi yağlanmayı azaltarak insülin direncini ortadan kaldırır.
- İlk olarak yaşam tarzını değiştirip uyku düzeni sağlamak gerekir. Gece 23.00-05.00 saatleri arasında en az 4 saat uykuda olmak ve totalde 7-8 saat uyumak beslenme tedavisine destek olacaktır.
- Sabah uyandıktan en geç yarım saat sonra kahvaltı edilmelidir. Kahvaltıda mutlaka protein kaynakları bulunmalıdır.
- Uyumadan yaklaşık 6 saat önce hafif bir akşam yemeği yenmeli ve yaklaşık 3 saat önce küçük bir ara öğün daha yapılmalıdır. Bu ara öğünde de protein içeren bir besin gece boyu kan şekerinin daha dengeli olmasını sağlayacaktır.
- Ana öğünlerin bir kısmı aralara kaydırılarak az az sık sık beslenilmesi gerekir. Böylece kan şekerinde büyük dalgalanmalar olmaz, yani kan şekeri bir anda yükselmez ve düşmez. Buna bağlı olarak insülin seviyesinde de yükselmeler bir anda ve yüksek miktarda olmaz.
- Ayrıca liften zengin ve yavaş sindirilen karbonhidratlar (glisemik indeksi düşük karbonhidratlar) insülin direnci diyetinin temelini oluşturur. Her öğünde mutlaka sebze/salata bulunmalıdır. Tam tahıl ürünler kullanılmalı beyaz undan uzak durulmalıdır. Şeker ve şeker içeren besinlerden olabildiğince uzak durulmalıdır.
- Doymuş yağ (katı yağ) sınırlandırılmalı, zeytinyağı, balık yağı, sert kabuklu yemişler (ceviz, badem vb.) diyetteki yağ kaynağı olmalıdır.
- Su tüketimine önem verilmeli her gün yeterli sıvı alındığına emin olunmalıdır.
- Süt ve süt ürünleri günde 3-4 porsiyon tüketilmeli ancak tüketilirken az yağlı olanlar tercih edilmelidir.
- Kırmızı et tüketimi haftada 1-2 seferden fazla olmamalı, tavuk ve balık tüketimine daha çok önem verilmelidir. Haftada en az 1 kere baklagil tüketilmelidir.
- Alkol ve sigaradan uzak durulmalı ve haftada en az 4 gün 45 dakika veya her gün en az 30 dk egzersiz yapılmalıdır.
- Ayrıca baharatlar, sirke gibi glisemik indeksi düşüren besinleri yemeklere ve salatalara ekleyerek kontrol sağlamak da mümkündür.
Yazar : Diyetisyen E. Kübra ZEYDANLI
kubrazeydanli@gmail.com