CNN Türk Gündem Özel Programına katılan Radyasyon Onkolojisi uzmanı Dr. Yavuz Dizdar, Toksiloji uzmanı Prof. Ali Esat Karakaya, Fitoterapi Uzmanı Dr. Ümit Aktaş, Ege Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğrt. Üyesi Yrd. Doç.Dr. Fahri Yemişçioğlu, Mümsad Başkanı Metin Yurdagül palm yağı ve gıda güvenliğini konuştu.
MÜMSAD Başkanı Metin Yurdagül, Palm yağının hangi ürünlerde nerelerde kullanıldığına yönelik soruya palm yağının zeytinde olduğu gibi bir meyveden elde edildiğini kaydetti. Tropikal bir bölge bitkisi olan palmiye bitkisinin 365 gün meyve verdiğini ve bu nedenle tercih edildiğini kaydetti. Yurdagül, Türkiye’de pamuk ve ayçiçeği gibi yağlar olduğuna işaret ederek, yüzde 70 yağın ithal ettiğine dikkat çekti.
Yavuz Dizdar’dan ticari manipülasyon vurgusu!
Radyasyon Onkolojisi uzmanı Dr. Yavuz Dizdar ise şunları kaydetti:
“Bir şeyin kanserojen olup olmadığıyla ilgili tarihi gelişimine bakmak gerekir. Hastalığın artış ivmesini izleyebilecek kadar uzun süredir meslekteyiz. Bu yağın Türkiye’de kullanılma süresi 40 -50 yılı buluyor. Endüstride kullanılan bu yağı kanser yapar diye tanımlayamıyorum. Özellikle bir ürünün üzerine odaklanıp bu ürün kanser yapıyormuş algısı verildi. Ben bu durumu ticari manipülasyon olarak kabul ediyorum. Söz konusu marka 53yaşında. Söz konusu markanın toplum yararına birçok faaliyeti de var. O yüzden ben ürüne karşı olumsuz herhangi bir şey söyleyemiyorum.”
Yemişçioğlu: Gıda güvenliği açısından tüm önlemleri almak gerekir
Doç.Dr. Fahri Yemişçioğlu ise yayınlanan raporda, 10 yıl önce gündeme gelen bir proses bulaşanının nasıl bir risk oluşturduğunun detaylandırıldığını kaydetti. Yememişçioğlu, raporun manipülasyon yapılarak bir markaya ve dünyada kullanılan yağın üçte birini oluşturan palm yağına denk getirildiğine işaret ederek, şöyle konuştu:
“ Biz bitkisel yağları, olumsuz durumların oluşmayacağı işlemlere sokarız. Bu ürünler tüketicilerimizin raflarda gördüğü sıvı ve sürülebilir bir hal alır. Ya da gıda sanayinin çeşitli ürünlerinde çeşitli fonksiyonları sağlamak adına kullanılır. Gıda sanayi bir hammaddeyi alıyor ve onu ürüne dönüştürüyor. Biz mühendisler olarak şuna dikkat ederiz. Proses anında tüm faktörler ürünü birlikte etkiler. Eğer siz bu işlemi kontrolsüz ya da kötü bir kalitede yaparsanız sağlık riski oluşabilir. Bunun önüne geçmek için kaliteli hammadde kullanmak ve proses şartlarını optimum düzeyde tutmak gerekir. Gıda güvenliği açısından tüm önlemleri almak gerekir.”
Karakaya: Önemli olan izleniliyor mu ve yönetiliyor mu?
Prof. Ali Esat Karakaya, palm yağına ilişkin EFSA çalışmasının hangi dozda kullanıldığında risk oluştuğunu incelediğini belirterek, “Bu raporu hazırlayanların yüzde 70’i toksikologdur. Araştırmaların sonunda çıkan değer hakkında bir değerlendirme yapılıyor. Bu risk ne anlama geliyor diye baktığımızda, her şeyde risk var önemli olan izleniliyor mu ve yönetiliyor mu ” dedi.
Dr. Ümit Aktaş ise şöyle konuştu: “İnsan sağlığının gıdalardan nasıl etkilendiğini iyi bilmek gerekir” dedi ve ekledi: “Modern tıbbın çok ilgilenmediği bir konu var o da bağırsaklarımız. İkinci beyin olarak adlandırılan bağırsakların etrafında beynimizdeki kadar sinir hücresi olduğunu anladık. Üstelik beyinle bağırsakların karşılıklı konuştuğunu anladık. 100 trilyon probiyotik taşıyoruz. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki probiyotikler gen yapımında görev alıyorlar. Ve vücudumuzda bize ait olmayan genler de bulunuyor. Yani hiçbirimiz doğduğumuzdaki gen yapısıyla ölmüyoruz. Yani yediğimiz ve içtiğimiz şeylerin gen yapımıza etkisi bulunuyor. Ben doktor olarak buradan bakıyorum.”
kaynak : gidahatti.com