Öncelikle Diyabet tedavisindeki amaçlarımızı belirleyelim:
1) Optimal metabolik sonuçları sağlamak ve sürdürmek;
2) Diyabetin kronik komplikasyonlarını önlemek ve tedavi etmek;
3) Sağlıklı beslenme ve fiziksel aktivite ile sağlığın iyileştirilmesi, davranış değişikliğinin oluşturulması.
4) Bireysel ve kültürel tercihleri ve yaşam tarzını dikkate alarak bireysel beslenme gereksinimlerini sağlamaktır.
Diyabetin Kontrol Noktaları
Denge
Sağlıklı beslenmenin anahtarı dengedir. Vücudunuz için gerekli olan yiyeceklerin zaman ve miktar olarak belirli bir denge içinde alınması hiperglisemi ve hipoglisemiyi önleyerek, kan şekeri kontrolünü sağlayacak.İyi bir kan şekeri kontrolü sağlamak diyabet tedavisinde öncelikli hedeftir.Kan şekerinin mümkün olduğunca normale yakın düzeylerde olması kalp hastalığı, böbrek ve göz hastalığı, sinir hasarı gibi diyabetle ilişkili komplikasyonların gelişme riskini azaltılabilir.(Hipoglisemi kan şekeri düzeyinin 50mg/dl’nin altına düşmesi durumudur.)
Fiziksel Aktivite
Sağlıklı bireylerde olduğu gibi,diyabetli bireylerde de dengeli beslenmenin yanı sıra fiziksel aktivite de oldukça önemlidir.Düzenli fiziksel aktivite insülin aktivitesinin kontrolüne ve kan şekerinin düzenlenmesine yardımcı olması nedeniyle diyabetten korunmada ve diyabetin iyileştirilmesinde önemli rol oynar.Önerilen fiziksel aktivite haftada üç gün en az 150 dakika orta yoğunlukta fiziksel aktivite (tercihen yürüyüş) yapılması ve fiziksel aktivite yapmaksızın geçen günlerin üst üste 2 günden fazla olmaması önerilir.
Karbonhidrat
Diyabette karbonhidratlar neden önemlidir; diyet karbonhidratları postprandiyal (yemek sonrası) glikozun en önemli etkenidir. Özellikle diyet bileşenindeki karbonhidratların türü ve miktarı kan glikozunu büyük ölçüde etkilemektedir.Genellikle diyabetlilerin beslenme tedavisinde basit şekerler, kompleks karbonhidratlara oranla hızlı emildikleri ve hiperglisemiye neden oldukları gerekçesiyle kısıtlanırlar ve kompleks karbonhiratlara diyette daha fazla oranda yer verilir (2/3 oranında).Şeker alkolleri (sorbitol,maltitol,laktitol) de diyabetli bireylerin beslenmesinde tercih edilir; çünkü emilimleri yavaştır ve 1 gramda 2 kkal enerji verir.
Posa
Suda çözünebilir posanın, tokluk kan şekerini, insülini ve serum lipidlerini düşürmede, çözünemez posadan daha fazla potansiyel etkiye sahip olduğu belirlenmiştir. Çözünür posa, midedeki besinlerin çıkış hızını yavaşlatarak ve öğün sonrası glikoz absorbsiyonunu geciktirerek kan şekeri seviyesini normale getirir, insülin duyarlılığını arttırır.Ayrıca, çözünür posa, yemeklerden sonra kimusun mideden çıkış hızını azaltarak, doygunluk hissini arttırır ve aşırı yemeyi ve kilo almayı önler.Çözünür posa kaynaklarına örnek olarak yulaf ezmesi,yulaf gevreği,mercimek elma portakal,armut,fındık ve kerevizi verebiliriz.Günlük alınması gereken posa miktarı yetişkinler için 20-30 gramdır.Ekonomik yönden gelişen toplumlar, daha çok saflaştırılmış besinleri, örneğin sebze meyve yerine meyve suları; tam tahıl ürünleri yerine kepeği alınmış un ve pirinç; kuru baklagiller yerine et ve yumurta tüketmektedirler.Bu diyetler;besin değeri yönünden yeterli ve dengeli olmalarına karşın, posa içeriği yönünden yetersiz olabilir.Özellikle kan lipitleri yüksek olanlar, diyabet riski taşıyanlar, konsdipasyondan yakınanlar beyaz ekmek yerine yulaf,çavdar ve tam buğday unundan yapılan ekmek tercih edilmeli; kuru baklagiller ve bol sebze tüketmelidirler.
Protein
Protein, enerji korunması için gereklidir. Diyabetli bireylerin protein alımında genel popülasyondan daha yüksek veya daha düşük protein alımını destekleyen veriler yetersizdir.
Yağlar
Tekli doymamış yağlardan zengin diyetin insülin direnci üzerine olumlu etkisi vardır. Diyabet tedavisinde doymuş yağ alımı toplam kalorinin %7’sinden az olacak şekilde sınırlandırılmalıdır. Trans yağ ve çoklu doymamış yağ alımı %10′ un altında olmalıdır. Diyabetli bireylerde kolesterol alımı günde 200 mg’ ın altında olmalıdır (ADA, 2006).
Vitaminler ve Mineraller
İyi kontrollu diyabetlilerin vitamin gereksinimleri, normal sağlıklı populasyonda olduğu gibidir.Önerilen beslenme programına uyuluyorsa,diyabetlilerin büyük çoğunluğunda vitamin ve mineral ilavesine gerek yoktur . Doğumsal defektleri önleyen folik asit ile kemiklerin korunması için gerekli olan kalsiyum dışındaki tüm vitamin ve minerallerin yüksek dozlarının potansiyel toksik etkileri nedeniyle,diyabetliler,vitamin ve mineralleri, mümkün olduğu kadar, doğal besin kaynaklarından yeterli miktarlarda tüketmeleri konusunda eğitilmelidirler.
Teşekkürler.Sağlıkla kalın..
Zeynep DOĞAN
Kaynaklar: